Çocuğunuz yanınızda pazarda dolaşıyorsunuz. Çocuk bu, kutu içerisinde onlarcası bir arada satılık civcivleri gördü. Israrla birkaç tane almanızı istedi. Biraz büyüyene kadar balkonda bir kutu içerisinde bakar sonra da birine veririz deyip aldınız. Çocuk bir müddet sonra civcivleri sitenin bahçesine çıkardı. Çimli toprakta bunların eşindiklerini gördü ve size bunlar kutuda iken böyle yapmıyorlardı ama toprakta eşinmeye başladılar, neden? diye sordu. Siz de onların genetiğinde bu işin olması gerektiğini bilginiz dahilinde ve onun anlayabileceği şekilde ona anlattınız.

İnsanoğlu için de olay böyledir. Genlerimize işlenmiş bazı talimatlar vardır ve onların gereğini yapmakla yükümlü canlılarız bizler de. Bu talimatlar arasında cips yemek yoktur. Hamur işleri, kızartmalar, asitli içecekler, mısır şurubu katılan gıdalar, GDO lu besinler, şeker ve şekerlemeler, trans yağlar ile dolu gıdalar, kısacası besleyici özelliklerden yoksun, boş kalorili gıdalar yoktur. Atın ölümü arpadan olsun be, boşver diye ısrarla bunlar ile beslenme yolunu seçerseniz genlerinize savaş açarsınız. Bu savaşı 5 milyon yıldır her türlü zorluklar ile savaşarak insan ırkını bugünlere taşıyabilen genlerin kaybetmesine imkan yoktur. Kendileri giderken sizi de götürürler. Hem de ne götürme. O sırada aklınıza yediğiniz arpalar hep gelir.

Balık, et, sebze ve meyveler, doğallığını koruyan tahıllar, hayvansal ürünler genetik yapımıza uygun gıdalardır. Bunlar genlerin emirleri doğrultusunda gebeliğin ilk günlerinden itibaren kas, kemik, kan ve diğer organların hücrelerini yapmaya başlarlar. Zamanı gelince doğan bebek, ölümüne kadar bu gıdalar ile beslenip uygun aktiviteleri yaptığında genel olarak son derece sağlıklı bir ömür sürer.

1 hafta kadar önce sonuçları açıklanan bir çalışmaya göre balığı sofrasından eksik etmeyen bireylerde depresyon daha az görülmekte. Erkeklerde % 20, kadınlarda ise % 16 daha az oranda. Balık ilaç mı, hayır. Ancak vücudumuzun genetik yapısına uygun bir gıdadır ve içerdiği bazı protein, mineral ve yağlar ile bazı hücrelerimizin eksiklerini giderip daha iyi çalışmasını sağladığı için olumlu yönde etkilere neden olmaktadır. Depresyonda kullanılan ilaçlar vücudumuzda doğal olarak var olan ancak etkinliği veya miktarı azalmış bazı maddeleri artırarak tedavi edici etki göstermektedir. Bu maddeleri doğal olarak alan ve antidepressif etkinliği kanıtlanmış fiziksel aktivitesini yapan kişiler doğaldır ki daha az sıklıkla bu illet ile karşılaşacaklardır. Yani genetik talimatlara uygun davrandıklarında…

Gebeliği süresince genetik yapımıza uygun olmayan besinleri alan annelerin çocuklarında yarık damak ve dudak, diş anormallikleri, otizm, sinüzit ve daha pek çok bozukluk görülebilmektedir. Bu günümüzden 70 yıl kadar önce kanıtlanmış bir gerçektir. Ancak 70 yıldır bu konuda gereğini tam olarak yapmadığımız da bir gerçektir. Oysa yaşamı çok sevdiğimizi söylerken gaza gelince de atın ölümü arpadan olsun diyoruz. Ölüm ani gelmeyebiliyor. Çektiriyor, sakat bırakıyor, yataklara düşürüyor, bunak yapıyor. Değer mi ?

Bırakın arpayı atlar yesin biz de bizim bildiklerimizi…