Dr. Mete Ekşioğlu
Dr. Mete Ekşioğlu

Bilim konuştuğunda gevezeleri susturur

Jules Verne’nin Arzın Merkezine Seyahat Romanı’nda Profesör Otto Lidenbrock aynı böyle der. Evet, bilim konuştuğu zaman sağda solda aslı astarı belli olmayan cümleleri ortaya atanları susturmak gerekli. Neden mi? İnsanlık adına.
Alfred Nobel ölmeden önceki vasiyetinde bakın ne diyor: Ardımda bıraktığım gayrimenkul ve servetimin tamamı fizik, kimya, tıp, edebiyat, barış ile ilgili konularda insanlık adına başarı gösteren kişilere belirli kurallar dahilinde ve ilgili kurullar tarafından dağıtılacaktır. Bu kurullar milliyet ayırımı gözetmeyeceklerdir. Bu esaslar dahilinde 2016 Yılında Nobel Tıp Ödülü Japon Profesör Yoshinori Oshimi’ye verildi. Oshimi otofaji denilen kontrollü hücre ölümü konusunda çalışmalar yapmıştı.
Otofaji, vücudumuzda bozulan, eskiyen, yaşlanan hücrelerin bulunup öldürülmesi, bunların yararlı kısımlarının tekrar kullanıma dahil edilerek yeni hücrelerin yapılması ve enerji elde edilmesi olayıdır. Bu mekanizmalar sayesinde vücutlarımız kanser gibi, şeker hastalığı gibi bir takım kötü huylu ve kronik hastalıklara karşı kendisini korur. Mekanizmanın bozulması halinde ise vücutta adeta terör olayları başlar. Dr. Oshimi öğün aralarında aç kalmanın, oruç tutmanın otofaji sürecine olumlu etkileri olduğunu kanıtlayan çalışmalar gerçekleştirdi. Belirli sürelerde aç kalmak yaşlı hücreleri öldürüp genç hücre yapımını tetikliyor. Atalarımızın yaşam şekli bu kurala ne kadar uyuyor değil mi?
Gelelim günümüze. Nobel tıp ödülüne lâyık görülen bu bilimsel gerçeği kaç kişi okudu, kaç hekim, kaç beslenme ile ilgili çalışan insan okudu bilmiyorum ancak halen televizyon ekranlarında, köşe yazılarında, sosyal medyada günde 6-8 hatta 10 öğün yemek yiyerek kilo verin, fit olun diyen pek çok kişiyi gözlemliyorsunuzdur. İnsülini tavan yapmış gençlere gece yatmadan önce bir bardak az şekerli süt ve elma al diyen sözde uzmanlar tanıyorum. Obezite ile ilgili uzmanlık tezimi vereli yıllar oldu ve şükürler olsun ki bir tek hastama bile günde 6-8 öğün yemek yemeniz gerekli demedim. Dr. Oshinori kadar bu konuya hâkim olduğum için değil tabii ki. Ancak sindirim sistemimizin hücrelerinin yıpranıp yeniden yapılması bir süre gerektirir. Asit, safra ve bağırsak salgılarının, insülin, glukagon ve leptin hormonlarının da belirli bir zaman yapılması, hizmet için salınması ve belirli bir süre tekrar yapılması için müsaade edilmesi gerekmektedir. Karaciğerinizi keyfinize göre çalıştıramazsınız. Keza mide ve pankreasınızı da öyle. 24 saat uyumayın. Ya da gece 2 saatte bir uyanıp tekrar uyuyun. Bakın o beyin ne hale geliyor.
Kıymetli okurlarım işin özü şu: İlk olarak asla sofradan aç kalkmayın. Ne aç kalkın ne de patlayana kadar yemek yiyin. Doyduğunuzu hissettiğiniz zaman olay tamamdır. USDA’nın (ABD Tarım Standartları Enstitüsü) bilim insanları ihtiyacınızın altında yemek yediğiniz zaman mutlaka bir besin öğesinin az alınacağını ve bunu tamamlamak için içgüdüsel olarak beyninizin işi ele alıp sizi daha fazla yedireceğini belirtiyorlar. Yıllardır yazıyorum. Aç kalarak tıbbi anlamda kilo veremezsiniz. Bu nedenle fazla uzun olmayan bir zamanda obeziteye yaklaşımda artık kalorinin değil aldığımız besinin gıda özelliği taşıyıp taşımadığı ilkesi temel kriter olacaktır. Bunu göreceğiz.
Doğruları söyleyen ve bunları bilimsel olarak kanıtlayan bilim insanları bir tarafa, boş boş konuşan ve statükoyu bir türlü bırakamayanlar bir tarafa. Cep telefonlarından ilaçlara, hızlı trenlerden otoyollara, MR’lardan aşılara her şeyi bilime borçluyuz. Siz siz olun gerçek bilimi dinleyin. Ortalık zaten sus pus olur.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X