Kıymetli okurlarım. Bu satırlardan bugüne kadar kimse hakkında olumsuz bir şey yazmadım. Sadece güncel bilgiler ve kendi tecrübelerim ile kaynaşmış bilgileri sizlerle paylaştım. Kimi cephede, kimi masa başında, kimi adliyelerde, kimi siyaset alanlarında, kimi fabrikasında savaş verir bu ülkenin güçlü olması için, kimi de bilgisayar başında sağlıklı bir toplum oluşturma adına yazar. Ben ülkesine ve milletine yürekten bağlı bir hekim olarak sağlıklı bir toplum adına yazdıklarımdan büyük bir haz almaktayım ve gururluyum.
Bir kuaföre gittiniz. Kuaför saçınızın arkasını nasıl kestiğini göstermek için ensenize de bir ayna tutar öyle görürsünüz. Ama genelde hep önünüzdeki aynadan şeklinizi izlersiniz. Bilimde de böyle. Ayna nasıl tutulursa izlediğiniz o görüntüdür. Son zamanlarda ulusal kanallarda yine bazı gıdalar hakkında içinizde kuşku doğuracak bilgiler paylaşılmakta. Bunların başında et ve tereyağı gelmekte. Son bilimsel çalışmalarda açıkça deniliyor ki, kolesterol molekülü dahil bazı gıdalardan aldığımız doymuş yağlar ile erken ölüm ve damarların tıkanması konusunda bugüne kadar öğrendiklerimizi bir daha gözden geçirmeliyiz. Çünkü bu işte bir gariplik var.
Bağımsız bilim insanları insanda çok küçük yaşlardan itibaren enflamasyon denilen savaşı başlatan şeyin glikasyon olduğunu belirtiyor. Glikasyon, proteinler ile şeker moleküllerinin birleşerek düşman yapıda bazı maddelerin oluşmasıdır. Vücudumuza girerek savaşı başlatırlar . Bu nedenle baş düşman belli bir düzeyin üzerinde aldığımız şeker ve hemen şekere dönüşebilen gıdalardır.
İçinde onlarca faydalı madde içeren tereyağını yemeyin demek için öncelikle şu soruları cevaplamak lazım.
1-Konu ile ilgili en çok çalışmaların yapıldığı ABD’de kalp damar hastalıkları tereyağının bol kullanıldığı dönemde neden azdı ve margarin ve benzeri yağlar günlük yaşama girip tereyağı tüketimi azalınca arttı?
2-Ömrünün 30 yılını doğal beslenen toplulukları incelemeye adayan ve tecrübelerini kitap haline getiren Dr. Weston Price doğal gıdalarından uzaklaşan toplulukların beden ve ruhlarının bozulduğunu kanıtladı mı?
3-Günde 2700 kaloriyi süt ürünlerindeki ve etteki doymuş yağdan alan Massai kabilesinin otopsilerinde neden kalp damarlarında plaklanmalar (tıkaç) çok azdı?
4-Kalbimiz çalışırken enerji olarak tereyağından gelen yağ asitlerini kullanıyor mu? Kullanıyorsa bu tereyağı başka nereye gidiyor da kilo yapıyor? İçindeki CLA maddesi kanseri engelliyor mu?
5-İngiltere kraliçesi halen tereyağı kullanıyor mu? Kimi zaman bu yağı Kaz Dağları’ndan getirtiyor mu? Kraliçenin Beslenme Danışmanı Zita West İstanbul’daki bir panelde Türk insanı tereyağını sofralara koysun, tüp bebek merkezlerinin yarısı kapanır dedi mi?
6- Buğday tohumu ve ringa balığı selenyum doludur. Selenyum çok güçlü bir antioksidandır ve hapları yok satar. Tereyağı gram başına bu ikisinden daha çok selenyum içerir mi?
7- Çok ileri yaşlarda bile inci gibi dişleri olan kırsal kesimdeki insanları inceleyin. Bu dişler nası böyle kaldı diye. Bakın ne diyecekler.
Bu soruları sayfalarca yazmam mümkün. Ülkemin insanının onuruyla, gururuyla, geleceğiyle aklıyla ve gıdasıyla oynamasınlar.