Dr. Mete Ekşioğlu
Dr. Mete Ekşioğlu
E-Posta: [email protected] YAZARIN TÜM YAZILARI

Contalar yıpratırsa

Conta, sıvının (veya uygun parçalar şeklinde hazırlanarak gazın) sızmasını önlemek, geçirmezliği sağlamak için iki yüzey arasına yerleştirilip sıkıştırılan, genellikle kauçuktan yapılmış, ince ve ortası delik parça şeklinde tanımlanır. Yani conta gevşek olursa istenilmeyen şekilde ve istenilmeyen bir yere sıvı sızar. Aynı olay insan için de geçerlidir. Argo tabiri ile contalar gevşedimi bir yerlerden kaçaklar başlar ve sistem doğru bir şekilde çalışmaz.

Contası yıpranan insan gece yarısı saate bakmaksızın hasta varmış, matem varmış, o mahalleden şehit cenazesi kalkmış takmaz egzozunu öttürür, müziğini sonuna kadar açar. Arabasında türk bayrağı taşır ki vatanını sever zannedersiniz ama çöp poşetini camdan fırlatır, piknik yaptığı doğaya kirli çocuk bezlerini ve artıklarını atar, ormanı yakar, kuyruk beklerken önünüze yılan gibi sokulup kaynak yapar, yerlere tükürür, kadını bıçaklar, üç kuruş kâr için babasını satar, hamile bir kadının ve karnındaki masumun yiyeceklerine hile katar, sahta faturalar ile devletini soyar, gariban işçinin sigortasından çalar, gözünün içine bakıpta senden hastası için bilgi almak isteyeni it gibi azarlar, hayvanlara eziyet eder, çocuklara şehvet duyar (horozlar bile civcivleri korur kollarken adı insan olan bunu yapıyor) ve daha neler neler. Yazıklar olsun. Hekim ama diğer yönden de insan olarak düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istedim.

Binlerce yıldır genetik yapısına uygun olarak beslenen insan ırkı son yüzyılda dünyasının fabrika ayarlarını bozdu. Beyaz ekmek, rafine şekerden zengin gıdalar, vitamin, mineral ve liften fakir gıdalar ile beslenir oldu. Omega-3’ten zengin beslenirken artık gıdaları omega-6 denilen yağ asitleri içeren gıdalar ile doldu. Toprağı bozdu ve böylelikle verimsiz toprak meyve ve sebzeleri elde etti. Raf ömrü artsın diye rafine ürünleri yarattı. Konserveleri (doğal ve atalarımızdan gelen kültür ile yapılanları kastetmiyorum), asitli içecekleri, boyalı meşrubatları, hormonlu etleri kazanç ön planda olmak üzere üretti. Yemeklerini kanserojen kaplarda yapmaya başladı. Hayvanlarını suni yemler ile büyüttü. Katkı maddelerini buldu, çevreyi kirletti, D vitamini yapamadı ve tembelliği sevdi. Ya şimdi, contalar su kaçırıyor.

Contalar yıpranınca bakın neler oluyor. Çevrenizdeki gençlere bakın.      Birçok tanıdığınız doğurganlık çağındakiler üremeye yardımcı merkezlere, aşılamalara, tüp bebek merkezlerine koşuyor. Hiç düşündünüzmü doğadaki bir yaban keçisinin tüp bebek merkezine gitmek zorunda olmasını. Veya tavukların, koyunların hatta kısırlaştırılmayan köpeklerin tüp bebek merkezlerine gitmek zorunda kaldıklarını hiç düşündünüzmü? Neden bunlar bizim başımıza geliyor. Bunun dışında trafikte, aynı iş yerinde, alışveriş merkezlerinde karşılaştığınız insanların giderek ruh hallerinde gariplikler hissetmiyormusunuz? Depresyon artıyor, gencecik yaşta insanların kalp ve boyun damarlarına stentler takılıyor, toplumun yarısı şeker hastası olmaya ramak kalmış kendisinden bihaber dolaşıyor. 6 yaşında kız çocukları adet görmeye başlıyor. Kadınlarımızın göbekleri büyürken erkeklerimizin basenleri büyüyor. Ve bizler halen kalori sayarak gıda almaya çalışıyoruz. Aldığımız şeylerin gıda olup olmadığından haberimiz yok ve ne hikmetse gıdanın ne olduğu aylarca gittiğimiz birçok beslenme uzmanlarınca bile bizlere anlatılmıyor. Yani gıda tanımını unuttuk, tanımıyoruz. Ağız tadı sindirimin asli görevini yerle bir etmiş ve gıdayı sadece yenilebilen bir şey sanıyoruz. Contaları yıpratıyor ve sonunda yakıyoruz.

‘’Kendini yönetirsen dünyayı yönetecek gücü bulabilirsin ve insanın kendisini fethetmesi zaferlerin en büyüğüdür’’ diyor Platon.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X