Yaşadığımız dünyada her şey bir takım kurallar dahilinde işler. 1687 yılında Newton, her etkiye karşı eşit ve zıt bir tepki vardır demiştir. Nobel ödülü ünlü fizikçi Max Planc der ki: Evrende kesin bir düzen hüküm sürmektedir ve bu düzen ancak bilinçli bir düzenleme ile ortaya çıkmış olabilir. Ünlü fizikçi A. Einstein ‘de maddesel dünyada çok üst düzeyde mucizevi bir düzen olduğunu ve bilgimizin gelişmesine paralel olarak bu mucizenin daha da güçleneceğini belirtiyor. Yıllar sonra Yale Üniversitesi Beslenme Ünitesi’nde görevli Prof. David Katz ise şunu söylüyor: Vücudunuzun işleyişine dışarıdan müdahale ettiğinizde vücut da bize karşı bir tepkide bulunacaktır.
Vücudumuzun işleyişinde halen bilimin tam aydınlatamadığı ama her gün yeni bilgiler ile dağarcığımızın genişlediği mükemmel bir sistem vardır. Günümüz bilgilerine göre kabaca özetleyecek olursak, ağızdan başlayıp kalın bağırsağın son noktasına kadar adeta bir talimatlar zinciri içerisinde sindirim işlemi tamamlanır. Koca lokmalar çok küçük birimlerine ayrılarak emilir ve vücudun yapısına katılır. Böylelikle aldığınız bir yumurta göz hücrelerinize, aldığınız yoğurt savaşan hücrelerinize, tereyağı sperm veya yumurta hücrenize gitmek üzere bu yolculuğa çıkar. Bu komuta zincirini bozarsanız bir gün düzeni de bozarsınız.
MİDENİN GÖREVLERİ
Mide kaslardan oluşan, genişleyebilme yeteneği olan ve sindirimin 2. aşamasında (çiğnemeden sonra) görevlendirilen bir organdır. İçinde gıda olduğunda her 20 saniyede yaptığı kasılmalar ve salgıladığı kimyasallar ile yiyecekleri karıştırarak belli bir kıvama getirir. Bu kıvam ince bağırsakların tanıyacağı hale geldiyse yavaş yavaş alt kapağını açarak gıdaları bağırsaklara gönderir. Mide duvarlarında bulunan bazı özel görevli hücrelerden sindirim enzimleri, hormonlar, asit ve B12 vitamininin emilimini sağlayacak IF adında bir madde salgılanır. Mide duvarları çok kuvvetli bir asit salgılamasına rağmen bu asitten kendisini koruyacak başka bir maddeyi de salgılar. Bu asit aynı zamanda yiyecekler ile mideye ulaşan mikropları da öldürme görevini üstlenir. Bazı suda eriyen vitaminlerin, bazı ilaçların ve susuzluk durumlarında suyun emilimi de mideden gerçekleşebilir. Eğer ağız ve midede sindirim yeteri kadar olmaz ise ilerideki emilim aşamalarında birtakım sıkıntıların ortaya çıkması kuvvetle muhtemeldir.
Ciddi obezite vakalarında ölüm kaçınılmazdır. Bu vakalarda seçkin ellerde yapılan cerrahi girişimler son derece faydalı olabilmektedir. Ancak bu işin de suyu çıkmaya başlamış, tehlikeli sulara girilmiştir. Yıllardır bu işle uğraşan, uzmanlık tezi yapan bir hekim olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Obez olmamıza sebep olan ana nedenler boş kalorili gıdaların aşırı tüketilmesi, hareketsiz yaşam tarzımız ve bizi aç bırakarak kas kaybına sebep olan ve metabolizmamızı allak bullak eden bilimsel değerden yoksun diyet listeleridir. Hepsini de düzeltmek elimizdedir. Kararlı ve kendine güveni olan bir kişinin yol haritası budur, zaferi de bellidir. Kendine güveni varsa… Günümüzde (Batı dünyasının çark etmesi ile) beslenme tabuları kökten değişmekte, beslenme listeleri artık halkın maksimum derecede sağlığını gözetme ilkelerine göre düzenlenmektedir. Ülkemizde de taşlar yerinden oynamaya başlayacaktır. Gıda sektörünün kâr etme politikalarının önüne geçilme süreci, gıda sektörünün sağlıklı gıdalara yönlendirilmesi hız kazanmaktadır. Şeyh Edebali’nin dediği doğru çıkmıştır. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.