Dr. Mete Ekşioğlu
Dr. Mete Ekşioğlu
E-Posta: [email protected] YAZARIN TÜM YAZILARI

Romatolojik hastalıklarda nasıl beslenmeliyiz?

Köşe Yazısını Dinle

Romatolojik hastalıklar dediğimiz zaman romatoid artrit, ankilozan spondilit, sedef hastalığı artriti, bağ dokusu hastalıkları, damar iltihapları, gut hastalığı, sistemik lupus, fibromiyalji, Behçet Hastalığı gibi daha bir çok hastalık akla gelmektedir. Sanıldığının aksine bu grup hastalıklar sadece kas ve eklemleri değil, vücudun bir çok organını etkileyebilmektedir. Bu hastalıklarda genel olarak bağışıklık sisteminin kuralına uygun çalışmaması söz konusudur. Hem genetik faktörler hem de çevresel çok sayıda faktörlerin bu hastalıkların gelişiminde rol oynadıkları düşünülmektedir.

Madem ki romatolojik hastalıklarda vücutta bir enflamasyon söz konusudur o zaman vücudumuzda başka başka enflamasyon yaratan durumlardan kaçınmamız çok akıllıca olmalıdır. Vücudumuzda fazla yağ bulunması da bir enflamasyon nedenidir. Bu nedenle ilk yapılması gerekli olan olay beslenmemize gereken önemi vermemiz olacaktır. Özellikle son yıllarda uygulanmaya başlayan antieflamatuar diyetler bu konuda ciddi faydalar sağlamaktadırlar. Bu beslenme tipinde temel amaç antioksidanlardan zengin gıdalar ile hücrelerimizi koruma altına almak ve enflamasyonu tetikleyecek şeyler ile bağışıklık sistemimizi meşgul etmemektir. Bu arada hekiminizin uygulayacağı tedavi metoduna uymak, kulaktan kulağa yayılan bilim dışı uygulamalardan da uzaklaşmanız gerekmektedir.

Antienflamatuar beslenmeye ait bir çok listeye internet ortamında ulaşmanız mümkündür. Ben sizlere sadece (uzun bir dönem uygulamak kaydı ile) bu listelerden derlenip toparlanmış ve uygulaması son derece kolay olan bazı örnekler aktarmak istiyorum. Her zaman söylediğim gibi asla sofradan aç kalkmayın. Genellikle beslenirken yaptığımız hata doyma sınırımızı aşmamız yani patlayıncaya kadar yemek yememizdir. Asla unutulmasın. Karıncadan kuşlara, sürüngenlerden insana kadar dünyadaki canlılar en alt basamakta 3 temel üzerine yaşama tutunurlar. Üremek, barınmak ve doymak.

Yemeklerinizi bir zevk aracı olarak değil özellikle bu dönem bir tedavi aracı gibi görün. Yani yemek yeme farkındalığını uygulayın. Aldığınız gıdaların vücudunuzda ne gibi yararlar sağlayacağını her yemekte düşünmeniz gerekmektedir. Gözünüzle göremeyeceğiniz kadar az miktardaki arı zehirinin insanı öldürebildiğini biliriz ancak katkılı, kaliteden yoksun gıdaları alarak yavaş yavaş vücudumuzu yıprattığımızı pek düşünmeyiz. Bir müddet aşağıda yazılanların dışına asla çıkmayın:

-Yemek yerken asla acele etmeyin. Sıcak yemeklerde mera kaynaklı tereyağı, soğuk yemeklerde ise ata usulü elde edilen zeytinyağı kullanmaya gayret edin.

-Eğer vücudunuzda normalden fazla yağ dokusu varsa tedaviniz boyunca sabrederek tatlı çatalı ve tatlı kaşığı kullanın.

-Bugün bilgilerimiz tamamen gösteriyor ki bizi en fazla yoran beslenme alışkanlığımız öğün aralarında yaptığımız atıştırmalardır. Bu yavaş intihar ile aynıdır. Asla öğün aralarında çay, bitki çayları, şekersiz kakao, özellikle tarçınlı çaylar, maden suyu, şekersiz kahve dışında hiçbir şey almayın.

-Son yıllarda romatolojik hastalıkların buğdayda bulunan bir takım proteinler ile aktive olduğuna dair çalışmalar yayınlanmaktadır. BUĞDAY içeren her türlü gıdadan bir müddet uzak durmaya gayret edin (Makarnalar, erişte, lavaş, simit, poğaça vb).

-Kahvaltıdan 30  dakika önce mutlaka 1 su bardağı su ile güne başlayın.

Kahvaltı, öğle ve akşam öğünleri ile ilgili örnekleri önümüzdeki hafta bu köşemde sizlere aktaracağım. Sağlıkla kalın…

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X