Kıymetli okurlarım. Beslenirken aldığımız karbonhidrat, protein, yağ, su ve mineraller yanında vitaminlerin de alınması hayati önem taşımaktadır. Vücudumuzu bir araba fabrikası gibi düşünürsek vitaminler eksik parçaların bir araya gelmesi için gerekli teknik aletler olarak düşünülebilir. Buna biyokimya dalında katalizör işlevi demekteyiz.
Vitaminlerin klasik sınıflaması yağda eriyen ve erimeyen vitaminler olaraktır. Sizlere vitaminler ile ilgili daha önceleri birçok bilgi aktardım. Bugün kısaca vitaminlerin sınıflandırılması ve eksikliklerinden ziyade birkaç önemli vitamin ve bunların az bilinen etkilerinden bahsedeceğim. Bu vitaminlerin yanında henüz vitamin adını almayan ancak vitamin gibi davranan bazı önemli moleküller de vardır ki onları da ilerideki yazılarımda sizlere aktaracağım.
Yağda eriyen (emilebilmesi için yağa ihtiyaç duyan) vitaminler A,D,E ve K vitaminleridir. B grubu vitaminler ve C vitamini ise suda eriyen vitaminlerdir. Suda eriyen vitaminlerden B12 hariç diğerleri hemen hemen hiç depo edilmediği için bunları günlük olarak belirli miktarlarda almamız gereklidir.Bu nokta çok önemlidir. Örneğin A vitaminini karaciğerinde yeterince depo eden bir kişi hiç bu vitamini almasa bile 5-10 ay kadar idare edebilir. Benzer şekilde yeterince D vitamini depolandığında dışarıdan D vitamini alınmasa dahi 2-4 ay kadar bu vitaminin eksikliği belirtileri görülmeyebilir. Suda eriyen vitaminlerden C vitamini birkaç hafta alınmadığı zaman eksiklik belirtileri görülmeye başlar ve haftalar sonra ölümcül bir hastalık olan Skorbüt Hastalığı’na kadar gidebilir. Kısacası sağlıklı beslenmeyen insanlarda en önce suda eriyen vitaminlerin eksikliğine bağlı durumlar ortaya çıkar ki kliniğimde baktığım obez ve beslenme bozukluğu olan hastalarda bu durumlar ile sık olarak karşılaşmaktayım.
Özellikle belirtmek istediğim bir durum var. Şeker hastaları, kronik sigara tiryakileri ve kronik bazı hastalıkları olan kişilerde C vitaminine olan ihtiyaç çok fazla atmaktadır. Enfeksiyon hastalıklarında, sık sık ateşli hastalık geçirenlerde de C vitamini düzeyi azalmaktadır. Ülkemiz güneşten D vitamini yapmak için bir çok ülkeye göre uygun sayılabilecek bir coğrafi bölgede yer almaktadır. Ancak bazı nedenlerden dolayı özellikle kadınlarımız güneşten yeterince yararlanamamaktadır. D ve C vitaminleri özellikle enfeksiyonlardan korunmada bazı mineraller ile birlikte çok yarar sağlamaktadır. Bu Covid-19 salgınında kendisini bir kez daha ispatlamıştır. Burada özellikle vitamine adeta bağımlı olan ve bazı vitaminleri fazla alan kişilerden de bahsetmek istiyorum. Özellikle A vitamini fazla miktarlarda alındığında toksik olabilmektedir. Gereğinden fazla A vitamini alındığında en önce iştahta kesilme belirtisi başlar. Ayrıca uzun kemiklerde ağrılı şişmeler, saçlarda dökülme ve saçlı deride yaraların çıkması, şiddetli baş ağrıları görülebilir. Fareler üzerinde yapılan çalışmalar fazla A vitamini almanın kanserojen etkiler gösterdiğini kanıtlamıştır.
Son zamanlarda yapılan bazı çalışmalar az ve fazla Folik asit miktarının ilginç bir şekilde kanserleşmelere yol açtığına dair kanıtları sunmaktadır. Folik asit (B9 Vitamini) 1940 lı yıllarda ıspanak yapraklarından elde edilmiştir. Eksikliğinde genetik deformasyonlara rastlanılmaktadır. Ayrıca eksikliğinde yemek borusu kanserleri sık görülürken fazlalığında ise prostat kanserlerine eğilim artmaktadır. Börülce, ıspanak ve mercimek folik asit açısından en zengin gıdalardandır.