Dr. Mete Ekşioğlu
Dr. Mete Ekşioğlu

Yeterli vitamin alıyor muyuz?

Köşe Yazısını Dinle

Kıymetli okurlarım. Batı tarzı beslenme biçimi bizim yaşantımıza da geldi oturdu. Batılı bilim insanları obezitenin en yaygın nedenlerinden birisini sizlere garip gelse de batının beslenme tarzı olarak tanımlamaktalar. Yani boş kalorili, sadece yağ depolamaya yarayan, vitamin, mineral ve diğer mikrobesinlerden uzak bir beslenme tarzı…

Asla abartmıyorum. Muayene ettiğim hastalarımın büyük bir çoğunluğunda B12 vitamini, D vitamini, C vitamini eksik çıkıyor. Bir takım sorularla gerçeğe yakın olarak yakalayabildiğim başka vitamin ve omega-3 eksikliği de hatırı sayılır oranda fazla (bunlar rutin olarak bakılabilen laboratuar değerleri olmayıp hekimin gerek görmesi halinde bazı laboratuarlarda yapılabilmektedir). Bu nedenle aşağıda kaba hatları ile anlatmaya çalışacağım bu rutine girmemiş vitamin ve esansiyel yağlardan olan omega-3 ile ilgili bilgiler ile kendi kendinizi değerlendirebilirsiniz. Özellikle beslenme konusunda eksik olduğunuzu düşünüyorsanız bu bilgileri ciddiye almanızı öneririm.

1-OMEGA-3 YAĞ ASİTLERİ: Bunlar vücudumuz tarafından yapılamadığı için dışarıdan besinler yolu ile almamız gereken yağ asitleridir. Hücrenin adeta çatısını oluşturdukları için sağlıklı hücre yapımında olmazsa olmaz moleküllerdendirler. Genellikle soğuk su balıklarında en çok bulunurlar (somon, sardalye, hamsi, istavrit, palamut, uskumru ve ton balığı başlıcalarıdır). Balıklar soğuktan korunmak için omega-3 depolarlar. Bunun dışında sağlıklı etlerde, sakatatlarda, yumurtada da omega-3 bulunur. Daha az olarak da keten tohumu, yulaf, semizotu ve bazı yeşil yapraklılardan da omega-3 alabilmekteyiz. Bu gıdaları almayan kişiler omega-3 eksikliğine adaydırlar.

Şu belirtilere dikkat edin: Kaba, kuru, pul pul dökülen cilt, artmış kulak kiri, kepeklenme, kırılgan ince tırnaklar ve cansız saçlar, şeker hastalığı ile karışabilecek düzeyde aşırı susamak ve fazla idrara çıkmak, değişkenlik gösteren ruh hali (kaygı, ağlama, dalma), eklem ve kas ağrıları, kolay kilo alma, sık hastalanma omega-3 eksikliğini düşündürmelidir.

2-PROBİYOTİK EKSİKLİĞİ, KANDİDA MANTARI FAZLALIĞI: Bağırsak sisteminde liften yoksun ve besleyiciliği olmayan maddeler ile beslenenlerde gelişen durumdur. Faydalı mikroorganizmalar azalırken mantarlar ortama hakim olmaya başlar. Sonuçta bu tip beslenen kişilerde şu belirtiler orataya çıkabilir: Şişkinlik, gaz, geğirti, reflü, halsizlik, kuvvetsizlik, dışkılama değişiklikleri, depresif ruh hali, kolay hastalıklara yakalanma ve nedeni bulunamayan allerjiler. Kefir, doğal yoğurt, turşular, ev yapımı konserveler, boza, nar ekşisi, doğal sirke, ayran, şıra, tarhana, ekşi maya, geleneksel usul ile yapılan peynirler, anne sütü gibi besinler iyi birer probiyotik kaynaklarıdırlar.

Sık sık antibiyotik kullanılması, oral kontraseptif kullanılması, non streroid antienflamatuar ilaç grubuna giren ağrı kesici ve romatizmal ilaçlar, kortizol içeren ilaçlar, klorlu sular, un ve şekerden zengin beslenme, bazı diş macunları gibi daha bir çok neden bağırsak floramızı bozabilmektedir.

3-B 6 VİTAMİNİ: Karaciğer başta olmak üzere sakatatlar, yumurta,  tereyağı gibi süt ürünleri, balık iyi birer B6 kaynaklarıdırlar. B6 sağlıklı bağırsaklardaki mikroorganizmalar tarafından da yapılabilir. Tahıllarda, tohumlarda da bulunur ama yeşil yapraklılarda azdır. Kansızlık, vücutta en ufak bir tahrişte yara çıkması, sinir sistemine ait belirtiler (migren benzeri baş ağrıları, çocuk ve gençlerde epilepsi tarzı nöbetler), dudaklarda çatlama, sürekli bir halsizlik hali, el ve ayaklarda uyuşmalar, unutkanlık.

İlerideki yazılarımda diğer eksiklikleri de sizlere anlatmaya çalışacağım. Sağlıklı ve huzurlu günleriniz olsun.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X