Dr. Mete Ekşioğlu
Dr. Mete Ekşioğlu

Yıldızları süpürmek

Köşe Yazısını Dinle

Bazen yıldızları süpürürsün, farkında olmadan. Güneş kucağındadır, bilemezsin. Bir çocuk gözlerine bakar, arkan dönüktür. Ciğerinde kuruludur orkestra, duymazsın. Koca bir sevdadır yaşamakta olduğun, anlamazsın. Uçar gider, koşsan da tutamazsın diyor W.Shakespeare.

Kıymetli okurlarım. 2006 yılında Dünya Sağlık Örgütü obeziteyi bir hastalık olarak kabul etmiştir. Hem de ne hastalık. İnsan bedeninde kasların, kemiklerin, diğer organ ve dokuların belirli bir oran dahilinde olması gereklidir. Yağların da öyle. Vücut yağ oranımızı artık çok düşük doğrusal elektrik akımı veren cihazlar ile birçok merkezde ölçebiliyoruz. Gerçeğe çok yakın değerleri veren bu cihazlar verdikleri akımın kas, yağ ve diğer dokulardan geçmesi esnasında bize bu oranları verirler. Kadınlarda yağın üst sınırı (farklı ülkeler farklı değerler de verse genellikle bu değerler esas alınmaktadır) % 24, erkelerde ise % 18’dir. Bu yağ oranları ne kadar artar ise bizler de o derece obez olmaktayız.

Diğer yandan bu yağların biriktiği yerler de çok önemlidir. Basen bölgesinde (ki buna kadın tipi veya armut tipi yağlanma diyoruz) biriken yağlar genellikle karın tipi yağlanmaya (elma tipi veya erkek tipi yağlanma) göre daha az risk taşımaktadır. Karında biriken yağlar insülin direncini ve karaciğer yağlanmasını daha ön planda başlatacağı için bunun sonucunda metabolik sendrom ve diğer başka komplikasyonlar bizleri çabucak bulur. Ancak sonuçta vücut yağının öyle veya böyle artması kemik ve kas hastalıklarından felçlere, kanserlerden kalp damar hastalıklarına, depresyondan uyku apne sendromuna kadar bizleri ölüme götüren bir çok hastalığa kapı açar.

Kısa bir süre önce yakın bir akrabamın Bodrum’daki oteline gittim. Her şey dahil bu otelde özellikle çocukların beslenmelerine çok dikkat ettim. Genellikle Polonya, Rusya, Ukrayna ve arap ülkelerinden, okullar açılacağı için ise çok az ve küçük çocukları olan türk ailelerden ibaret konuklar vardı. Konukların beslenmeleri tam bir facia. Her çocuğun elinde patates kızartması, asitli bir içecek. Akşam yemeklerinde ise etleri, yeşillikleri, dünya kadar sebze yemekleri, deniz ürünleri ile metrelerce uzayan servis masalarında en çabuk tükenen gıdalar inanın makarna, patates kızartmaları, hamur işi tatlılar oldu. Artanları gözlemlemek için saat 21.30 da yine yemek salonuna indim ve sağlıklı ne varsa onlar artmış. Yeşilliklere dokunan bile yok.

Düşünün. Damak tadı nasıl şekillenirse ileride de o tarz beslenme bizleri esir alıyor. Erken yaşta stentler, diyabet ilaçları, protezler, sözde mide koruyucular, antidepresanlar ve hastalıklar ile geçen bir ömür bizlere kendi armağanımız olarak sunuluyor. Yıldızları süpürüyoruz farkında olmadan.

SANA NE ULAN

Kıymetli okurlarım. SARS-Cov 2 pandemisi ile ilgili hemen hemen herkesin belirli bir bilgi dağarcığı oldu. Çok az aksine şeyler söylense de sosyal mesafe, maske ve hijyen bu pandemide koruyuculuğu kesin olan önlemler. Çok merak ediyorum. Kibar bir ses tonu ile bir markette yanınıza maske takmayan birini uyardığınızda o kişi size nasıl cevap verecek. Maskemi arabada unuttum, maskenin koruduğuna inanmıyorum, aşılarımı yaptırdım gibi şeyler söylenirse ne diyelim daha çok uğraşmamız gerekiyor. Ancak sana ne ulan gibi bir cevap alırsanız ve bu cevap oranı toplumun genelinde çok yüksek ise yazıklar olmuştur benim ülkeme. Bu Covid-19 belâsı başımızdan eksik olsa bile eğitimsiz ve kaba bir toplumun getireceği bela en az bunun kadar kötü ve tehlikeli olacaktır.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X