Uzun yaşayanların ortak özellikleri
Bazıları 70 yaşına geldiğinde kendini tükenmiş hissederken, bazıları 90 yaşında hâlâ dans edebiliyor, kitap yazıyor ya da bahçesinde sebze yetiştiriyor. Bu farkı yaratan ne?
Bilim insanları, uzun yaşam süren bireylerin genetik miras kadar, günlük alışkanlıklarının da belirleyici olduğunu söylüyor. Üstelik bu alışkanlıklar sandığınız kadar zor değil.
“Blue Zones” araştırmaları
Dünya genelinde ortalama yaşam süresinin çok üzerinde yaşayan topluluklar var. Japonya’daki Okinawa, İtalya’daki Sardinya, Yunanistan’ın İkarya adası, Kosta Rika’daki Nicoya Yarımadası ve Kaliforniya’daki Loma Linda gibi bölgeler, “Blue Zones” yani “Uzun Yaşam Mavi Bölgeleri” olarak adlandırılıyor.
Bu bölgelerde yapılan araştırmalar, 100 yaşına kadar sağlıklı yaşayan bireylerin bazı ortak özelliklere sahip olduğunu gösteriyor.
İşte bilimin onayladığı ortak noktalar:
Anlam duygusu: Her gün yataktan kalkmak için bir sebepleri var. Hayatlarına yön veren bir amaç duygusu taşıyorlar.
Sosyal bağlar: Güçlü aile ilişkileri, arkadaşlıklar ve topluluk içindeki aktif roller onları zinde tutuyor.
Bitkisel ağırlıklı beslenme: Et ve işlenmiş gıdalar sınırlı, sebze, baklagil ve zeytinyağı gibi doğal ürünler bol.
Hafif ama sürekli hareket: Günlük yaşamlarında doğal olarak hareket ediyorlar. Spor salonuna gitmiyorlar ama bahçe ekiyor, yürüyorlar.
Stres yönetimi: Meditasyon, dua, öğle uykusu gibi günlük rahatlama alışkanlıkları var.
Az ama sosyal içki tüketimi: Özellikle şarap, sosyal bağlarla iç içe ve ölçülü tüketiliyor.
Ne öğrenebiliriz?
Uzun yaşamanın sırrı, pahalı ilaçlarda ya da genetik mucizelerde değil. Günlük hayatımıza entegre edebileceğimiz basit ama etkili alışkanlıklarda gizli.
Yani aslında, uzun yaşamak büyük sırlar değil; küçük ama sürekli yapılan seçimlerin toplamı.
Bugün attığınız bir adım, yarın sizi 90 yaşında hâlâ yaşamdan keyif alan birine dönüştürebilir. Belki de en büyük yatırım, gelecekteki sağlıklı “siz” için bugünden atılan bir gülümsemedir.

Flipboard