Bir sofraya oturduğunuzda tabağınızda hangi renkler var? Sadece kahverengi kızartmalar ve beyaz ekmek mi, yoksa kırmızı domates, mor patlıcan, yeşil brokoli ve turuncu havuç da eşlik ediyor mu? Çünkü bilimin söylediği şu: Tabağınız ne kadar renkliyse, bedeniniz o kadar genç kalıyor.
Antioksidanların görünmez kalkanı
Sebze ve meyvelerin farklı renkleri, aslında farklı koruyucu bileşenlerin işareti.
Kırmızı: Domates ve nar, kalbi koruyan likopen içerir.
Mor: Yaban mersini, patlıcan, üzüm; hafızayı destekleyen antosiyaninlerle doludur.
Yeşil: Brokoli, ıspanak, bağışıklığı güçlendiren klorofil ve folat kaynağıdır.
Turuncu-Sarı: Havuç, kabak, portakal; hücreleri onaran beta-karoten bakımından zengindir.
Bu bileşenler, hücreleri oksidatif stresten koruyarak yaşlanma hızını yavaşlatır.
Hücreler için renk terapisi
Stanford Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmada, günlük beslenmesinde en az 4 farklı renge yer veren kişilerin biyolojik yaşlarının daha düşük olduğu gözlendi. Yani tabağa eklenen her renk, ömrümüze eklenen bir tazelik oluyor.
Ne yapmalı?
Günlük öğünlerde en az 3-4 farklı renk bulunmasına dikkat edin.
Çocuklar için yemekleri “renk oyunu”na dönüştürün.
Mevsim sebze ve meyvelerini tercih edin; doğanın takvimi, vücudumuzun ihtiyacını en iyi bilir.
Yaşlanmaya karşı en etkili ilaç, pazarcı ve manav tezgâhlarında saklı olabilir. Daha genç kalmanın sırrı belki de çok basit: Renkli beslen, genç kal.

Flipboard