Suriye ordusu, dün sabah, Amerikan askeri gücüyle PKK/PYD militanlarına göstere göstere Deyrizor’a girerek kentin kuzeyindeki IŞİD’le mücadeleye başladı.
Şam’ın askerleri önce yüzer köprüyle Fırat Nehri’ni geçti, birkaç saat içinde de bölgedeki köyleri IŞİD’den temizlemeyi başardı.
İlerleyen saatlerdeyse güvenliği sağlanan Deyrizor askeri havaalanı, Suriye askeri uçaklarının kullanımına açıldı.
İlginç olan şuydu ki, operasyondan önce Fırat’ın doğusuna geçmemesi için Suriye’yi tehdit eden ABD destekli PYD/PKK, Şam askerinin başarısı karşısında sessiz kalmayı tercih etti.
Öte yandan Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad, dün sabah bir İtalyan parlamento heyetini kabulünde yaptığı konuşmada Batı’dan bazı ülkelerin terör örgütlerine destek vermeye devam ettiklerini söyledi.
Batı’dan bazı ülkeler hangileri olabilir?
Kesin olanlar ABD, İsrail ve İngiltere’dir. Diğerleriyse saf değiştirmişe benziyor son zamanlarda.
Parlamento heyetlerinin ziyareti bunun kanıtı gibi.
ABD ve İngiltere, İsrail olmasa bu kadar ısrar ederler mi? “Evet” demek zor.
Gerçi Suriye’de en zengin petrol kaynaklarının Deyrizor’da olması onları da kışkırtıyor. Ki, IŞİD, oradaki petrolü satarak Suriye’deki varlığını bugünlere kadar taşıyabildi.
Ama asıl sahibi Suriye; diğerlerinin yaptığı hırsızlık.
Bu şekilde suçlanmayı ne ABD, ne de İngiltere kaldırabilir.
Ama İsrail, örneğin Golan Tepeleri’ni, zengin petrol rezervleri nedeniyle, işgalci denilmesini de göze alarak, Suriye’ye geri vermek istemiyor.
Tabii bunun başka stratejik nedenleri de var ama temel nedenin bu rezervler olduğu söyleniyor.
Neyse… Suriye’de vesayet savaşları bitti, bitiyor. İsrail sap gibi ortada kalabilir, Netanyahu politikaları sonunda.
IŞİD, rotayı Tel Aviv’e çevirirse şaşırmayın.
Bilindiği gibi terör örgütleri kolayca bumeranga dönüşebiliyor.
ABD, Paris İklim Anlaşması’na dönüyor
BM Genel Kurulu’nda bu kez Rusya ve Çin liderleri yok.
ABD’de Başkan Donald Trump’ın, Vladimir Putin ve Şi Cinping’in yokluğunda, “küresel arenaya” çıkıp, kimlere ve hangi olaylara esip gürleyeceği doğrusu çok merak ediliyor.
Ancak şu var: Trump, kürsüye çıktığında ne diyeceği belli olmayan bir lider durumunda. Nükleer silahların şifresi onda ya, herkesi korkutuyor. Yoksa kimse ciddiye almayacak.
Dışişleri Bakanı Rex Tillerson da ciddiye almıyor örneğin.
Trump’ın tersine dünyaya seslenerek “İklim anlaşmasının içinde kalabiliriz” diyor.
Başkan’a daha fazla ayıp olmaması için de, “ABD’ye yönelik eşitlik ve adalet öngören maddelerin eklenmesini” şart koşuyor.
Oysa Trump, ABD’nin Paris İklim Değişikliği Anlaşması’ndan ayrılacağını resmen ilan etmişti. O, fikrini değiştirdi mi, bilinmiyor.
Ama Tillerson, ABD’nin fikrini, tam da BM Genel Kurulu toplantısının hemen öncesinde, deklare ediyor: “Paris Anlaşması içinde kalabiliriz.”