Ekonomik gidişatı anlatan çeşitli göstergeler vardır.
Milli gelir, üretim, kapasite kullanımı, enflasyon, istihdam gibi reel ekonomik tabloyu anlamamızı sağlayan rakamlar mevcut durum hakkında fikir verir.
Geçmiş döneme göre nerede olduğumuzu açıklanan veriler anlatır.
Ama bir de geleceği öngörebilmek ekonomi adına önem taşımakta.
Uzmanların öngörü hesaplarında geçmiş ve bugünün analizi temel kavram olarak öne çıkıyor.
Ancak, beklentiler de geleceği tahmin ederken ciddi ipuçları veriyor!
Dolayısıyla vatandaşın ve iş dünyasının ekonomiye nasıl baktığını bilmekte fayda var.
Çünkü, ekonomik aktörlerin beklentileri davranışlarına da yön verdiğinden gidişatın seyrini etkileyebilmekte.
Örneğin risk algısının artması parası olanı da tüketimden uzaklaştırabiliyor!
Keza önünü görmekte zorlandığını düşünen iş insanları yatırımdan kaçabiliyor.
Enflasyonun artacağını düşünenler tedbir olarak ne yazık ki korunma amacıyla dolar stoklama yoluna gidebiliyor.
Yani algı geleceği şekillendiren çok önemli bir unsur olarak karşımızda durmakta.
Ekonomiye olan güvenin sağlıklı ölçümü bu anlamda büyük önem taşıyor!
TÜİK ve Merkez Bankası’nın algıyı ölçen anketlerinden oluşturulan güven endekseleri hem vatandaşın hem de iş dünyasının mevcut durum yanında geleceğe dair beklentileri hakkında fikir veriyor.
Tüketici güven endeksi, reel kesim güven endeksi, hizmet sektörü güven endeksi, inşaat sektörü güven endeksi ve perakende ticaret güven endeksi ayrı ayrı alanlara ışık tutmakta.
Bu endekslerin toplamından oluşturulan üst endeks değeri ise ekonomik güven endeksi olarak genel bir rotayı karşımıza çıkarıyor.
İşte bu endeks son aylarda adım adım yukarı hareket etmeye başladı.
Ve ekonomiye olan güven nisanda marta göre yüzde 3,4 artarak 84,7 seviyesine çıktı.
Bu yükseliş, tüketici, reel kesim ve hizmet sektörü güven endekslerindeki artışlardan kaynaklandı.
Buna karşın perakende ticaret ve inşaat sektörlerinde güven kaybı nisan ayı verilerine yansıdı!
Ne kadar iyimser olmalıyız?
Güven endekslerinin yılbaşından bu yana sergilediği ruh haline baktığımızda öncelikle bir dipten çıkış manzarasıyla karşılaşıyoruz.
Yani ekonomiye dönük genel algıda bir düzelme var.
Özellikle gelecek dönem beklentilerinin nispeten iyileştiğini söylemek mümkün!
Ancak, topyekün bir iyileşme söz konusu değil.
Ana sektörler arasında ayrışma var.
Ve ilginçtir ki perakende ticarette ve inşaatta güvenin azaldığı hizmet ve imalat sanayinde ise sınırlı artışların kaydedildiği nisan ayında tüketicinin ekonomiye güveninde yüzde 6,9 gibi hayli yüksek bir artış gerçekleşti!
Ekonomik güvendeki artış da büyük oranda tüketici güvenindeki hızlı yükselişten kaynaklanmış görünüyor.
Seçim sonrası vatandaşın daha pozitif beklentileri olduğunu söylüyor bu tablo.
Ancak, iş dünyası aynı fikirde değil.
Ve endekslerin özellikle de vatandaşın güvenini yansıtan rakamların oynaklık gösterebildiğini de unutmayalım!
Dolayısıyla gelecek adına temkinli bir iyimserlik içinde olmakta fayda var.