Yatırımcının başı döndü.
Piyasalar oynak mı oynak.
Bırakın bir günün diğerine uymasını…
Saati saatine uymayan bir işlem trafiği yaşanıyor.
Öyle ki; 2015’in modası ‘beklentileri ters köşeye yatırmak’ olarak özelenebilir!
Mesela bu hafta gevşeme beklense de…
Piyasalarımızın baharı görmeden yazı yaşamaya başlamasını pek kimse beklemiyordu!
Doların haftaya 2,70 TL seviyesinden başlayıp 4 günde 11 kuruş ucuzlaması…
Ve Euro’nun 3,06 TL’lik 2015 yılı zirvesinden bir haftada 10 kuruş aşağı inmesi yanında…
Borsa İstanbul’un bir haftada yaklaşık 5 bin puanlık prime imza atması da…
Bu haftanın teknik beklentileri arasında yer almayan bir tablo çünkü.
Aslında bu gelişmeler olası negatif senaryolarla birlikte ihtimal hesaplarında yer alıyordu.
Ama bu kadar hızlı bir değişik ufukta yoktu!
Hafta başında da dünyanın önde gelen yatırım bankalarından Merrill Lynch’in “dolar 3 TL’ye çıkabilir” uyarısını analiz ederken dikkat çektiğim gibi…
ABD’nin faiz artışına karşı gereken tedbirlerin zamanında alınmaması halinde…
Yıl içerisinde anlık olarak dolar 3 TL’ye kadar çıkabilir!
Ancak, bu seviyede kalması zor olduğu gibi…
Uygun dış koşullar ve içte seçim sonrası atılacak adımlar doları 2,60 TL’nin altına da indirebilir.
Neticede pazartesi günkü yorumumda çizdiğim bu olasılık manzarasındaki ‘bardağın dolu tarafı’…
Beklediğimden önce ve hızlı adımlarla geliverdi!
Ve dolar 2,59 liraya kadar indi.
Peki ne oldu da gidişat hızla tersine dönüverdi?
ABD ve seçim rüzgarı
Biri net görünen diğeri ise bir miktar flu, iki temel neden…
Piyasalarımızın coşmasında pay sahibi.
Öncelikle, küresel fonların yatırım iştahını yükselten dış gelişmelerden bizim de nasiplendiğimiz gerçeği öne çıkmakta!
Çünkü… ABD’den gelen kötü veriler;
endişeyle beklenen faiz artışının yılsonuna doğru ötelenebileceğine dönük beklentileri güçlendirdi.
Avrupa‘nın kendine az da olsa çeki düzen vermesi yanında.
Çin‘in faiz indirimlerini sürdürmesi…
En çok Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere yaradı.
Hızlı para akışından nasibini alan Türk para piyasaları da son ayların en rahat haftasını yaşıyor.
Elbette tek başına dıştan esen rüzgarlar içteki yaz manzarasını açıklamaya yetmez.
7 Haziran yaklaşırken siyasetin yarattığı risk primine ilişkin algının da değişmeye başladığını görüyoruz!
Neden mi? Yabancı fonların son anketlerden çıkardığı manzaranın…
AK Parti’nin tek başına iktidarı korumasına karşın;
referanduma izin vermeyen bir sayıyla mecliste temsil edileceği bir sonuca işaret etmiş olması mümkün!
Ancak, seçimlere kadar hala 3 haftadan fazla süre var.
Dolayısıyla oynaklık potansiyeli de mevcut.
Ya bundan sonra?
Dolar açısından kısa vadede 2,65 TL’nin üzeri zor görünüyor.
Ve Amerika’dan güçlü ve ani bir ters rüzgar esmezse…
Doların lira karşısında inebileceği 2,56’ya kadar bir kanal açılmış durumda!
Hem içte hem de dıştaki atmosferin daha da iyiye dönüşmesi halinde…
Kurun 2,51 TL’ye düşmesi gündeme gelebilir.
Bu kısa vadeli beklenti manzarası ise dolar cephesinde alım zemininin oluşmaya başladığına işaret ediyor!
Ancak, bu fırsatın süresi ve büyüklüğü belli değil.
Yani alım zamanlaması çok önemli.
Euro’nun ise dıştaki gücünü koruduğu sürece 2,90 – 3,00 TL bandının öne çıktığını görüyoruz.
Borsa İstanbul’a baktığımızda ise 88 bin puan üstü kapanışlar…
Endeksi 89 – 90 bin aralığına taşıyabilir!
Ancak, unutmayalım ki; Türkiye’nin makro verileri bu tabloyu tam olarak desteklemiyor.
Ve çeşitli kırılganlık risklerinin de işaret ettiği gibi dalgalanmalar önümüzdeki aylarda da eksik olmayacak!