Son dönemlerde ekonomi gündemi bir tartışmaya sahne olmakta.
Tartışma konusunun başaktörülerinden biri enflasyon…
Yani fiyat değişim hızı.
Bir dönem fiyatların doludizgin artmasıyla canavar ünvanını da alan enflasyon…
Şimdilerde bir nevi ‘tavuk-yumurta’ paradoksuyla karşımızda!
Paradokstaki ikilinin diğer kahramanıysa…
Paranın değerini doğrudan etkileme gücüne sahip olan faiz oranları.
Yani bu kez ‘enflasyon-faiz’ ikilisinden ‘hangisi diğerini doğrur‘ açmazına…
Farklı açılardan kafa yoruluyor!
Kimine göre enflasyonun sebebi faizdir… Kimine göre ise faizin nedeni enflasyondur.
Aslında tartışmanın özünde enflasyon kadar, büyüme sorununun kronikleşmesi ve kur kaynaklı riskler de fazlasıyla yatmakta!
Dolayısıyla sermaye akımlarına açık ve küresel ekonominin parçası olmuş bir ülkede…
Bu tür sorunlara tek bir bakış açısıyla kesin bir yanıt vermek zor aslında.
Yani artık, çok fazla ve farklı değişken var ‘enflasyon-faiz’ ikilisini etkileyen.
Neticede söz konusu tartışmanın kesin bir doğrusu bulmak o kadar da kolay değil!
Ama görünen net bir tablo söz konusu .
O da enflasyon rakamaları artık sadece yansıttıkları ekonomik etki kadar değil…
Neredeyse bir o kadar da siyasi etki potansiyeliyle gündemde.
Dolayısıyla şubata ait enflasyon rakamlarını da ayrı bir hassasiyetle incelemekte fayda var.
Çünkü aynı zamanda bu rakamlar Merkez Bankası politikalarını da etkileyecek.
Peki şubat enflasyonu bu bağlamda ne diyor?
Öncelikle yüzde 0,71’lik aylık TÜFE rakamı beklentilere çok yakın geldi.
İki gün önce paylaştığım TÜFE tahminim yüzde 0,70 seviyesindeydi.
Baz etkisinin düşüş yönünde verdiği hafif desteğe rağmen… Enflasyonun yıllık bazda yüzde 7,55’e yükselmesinde…
Şubatta yüzde 2,59 artışa imza atan gıda grubunın payı yüksek!
Neyse ki yüzde 6,58 gerileyen giyim grubu fiyatları imdada yetişmiş görünüyor.
Gidişatı gıda ve döviz belirleyecek
Enflasyonda bundan sonrasına ilişkin ipuçlarıysa biraz çelişkili bir gelecek tablosu çiziyor.
Nasıl mı?
Önce bardağın dolu kısmına bakalım.
Mart ve nisan aylarında güçlü bir baz etkisi var.
Yani önümüzdeki iki ayda yıllık yüzde 7’nin altında TÜFE rakamları gelebilir!
Bunun yanında bir de ‘çekirdek desteği’ gündemde…
Gıda ve enerji fiyatlarından arındırılmış çekirdek enflasyon, adım adım gerileyerek yüzde 7,73’e indi.
Bu tablo da TÜFE’nin iyimser bir seviyede kalmasına yardımcı olacak cinsten.
Ancak gıda fiyatları ve döviz kurlarındaki yükseliş bardağın daha fazla dolamasını engelleyecek gibi!
Neticede gıda ve kur etkisi, Merkez Bankası’nın enflasyona dönük olumlu beklentilerini törpülemeye aday.
Kredilerde ucuzlama fırsatı
Enflasyonda oluşan son manzara…
Ve geleceğe dönük beklentiler… Faiz cephesinde Merkez Bankası’nın elinin fazlaca rahatlamadığını gösteriyor.
Ancak, faiz indirimi için hala olanak var.
Ve MB de bu olanağı mart toplantısında değerlendirip bir indirime daha imza atacaktır!
Çünkü ABD’nin faiz artırmasına fazla bir zaman kalmadı.
Yani küresel sermaye akımları daha fazla sıkıntı yaratmadan Merkez’in elindeki opsiyonu kullanılması…
Reel ekonomi açısından düşük dozda da olsa bir kazanç sağlayabilir!
Yani kredilerde bir miktar ucuzlama fırsata çok uzakta değil.