Merkez, bir toplantıyı daha başından savdı.

‘Bekle gör’ politikasını fazlasıyla seven Erdem Başçı yönetimindeki Merkez Bankası…

Dövizdeki düşüşe rağmen kendine güvenip…

Para Politikası Kurulu‘nun mayıs ayı toplantısında da yine elini hiçbir silahına sürmedi.

Düşük faiz hayali kuran işdünyası ve vatandaş adına bir ay daha pas geçilmiş oldu!

Ve daha da önemlisi…

Enflasyon korkusuyla parayı elinde sımsıkı tutan MB yönetimi, yakın gelecek adına da bir gevşeme sinyali vermedi!

Oysa 7 Haziran seçimleri sonrasına dönük beklentiler var piyasalarda…

Düşük dozajlı bir faiz indirimi…

Veya TL’yi bollaştıracak bir yan düzenleme…

Konuşulan ihtimaller arasında bulunuyor.

Ancak, dün faizlerle birlikte diğer para enstrumanlarına elini sürmeyen Erdem Başçı ve ekibinden gelen açıklama…

Bırakın haziranda adım atmayı eylüle kadar yani bütün yaz boyunca bile…

Ciddi bir adım atmayabileceği izlenimini uyandırdı!

Nasıl mı?

MB’den gelen açıklamada dikkat çeken çekinceler, ‘bekle gör’ stratejisinin uzun sürecğine işaret ediyor.

Uygulanan temkinli para ve maliye politikaları ile alınan makro önlemlerin…

Özellikle enerji ve gıda dışı enflasyonu olumlu etkilediğine dikkat çekilen açıklamanın devamında temkinli duruşun izleri karşımıza çıkmakta!

“Ancak döviz kurlarında son dönemde yaşanan oynaklıklar, çekirdek enflasyondaki iyileşmeyi sınırlandırmıştır.

Bu çerçevede, küresel piyasalardaki belirsizlikler ile enerji ve gıda fiyatlarındaki oynaklıklar da dikkate alındığında,

para politikasındaki temkinli yaklaşımın sürdürülmesi gerekmektedir”.

 

Belirsizlik ve döviz korkusu

 

Dikkat edilecek olursa bu ifadenin satır aralarında dövizdeki hareketlerin ciddi bir korku yaratması yanında…

Dünyada ucuzlama görülen enerji ve gıdanın da…

Türkiye’de risk olmayı sürdürmesinden endişe duyuyor MB yönetimi!

Dolayısıyla birkaç risk faktörünün birarada olduğu… Ve aslan payının da dış kaynaklı olduğu düşünülürse…

Merkez’in para politikasını gevşetemek için; yani lirayı bollaştırma ve faiz düşürme gibi adımları atmak için,

suların içte de dışta da durulmasını beklemesi kaçınılmaz bir sonuç olur!

Yani MB’nin genel seçimler sonrası haziranda temkinli duruşundan vazgeçmesi beklenemeyeceği gibi...

Enflasyonu baskılayan tüm unsurlar temizlenmeden ‘büyüme dostu’ bir kararı görmek de hayli zor olacaktır!

Zayıf ekonomi beyin kaçırıyor

 

Günümüzde ekonomik büyümenin motoru sayılan Ar-Ge, yenileşim ve tasarımın ana kanağı beyin!

Yani iyi eğitilmiş yaratacı kapasitesi yüksek bireylerin potansiyeli ülkelerin rekabetçiliğini de…

Ekonomik büyümesini de etkileme gücüne fazlasıyla sahip.

Ancak, paradoksal bir manzara da yok değil!

Çünkü bir ülkede ekonomi kötüyse kaliteli beyinleri, kalifiye elemanları elde tutmak da zor olmakta.

Mesala sayı biraz değişken Ama… 180 bin ila 200 bin arasında olduğu tahmin edilen…

Çok iyi eğitim almış Yunanlının, ülke dışında rızkını aramaya gittiğini söylüyor uzmanlar.

Yani son yıllara damgasını vuran bir beyin göçü yaşanıyor Yunanistan’da…

Ülkedeki ünüversite mezunlarının yüzde 10’u çekip gitmiş. Üstelik bunların yüzde 60’ı da master derecesine sahip insanlar!

Ekonominin kötü gittiği dönemlerin kaçınılmaz bir sendromu bu…

Vakti zamanında Türkiye de benzer süreçleri yaşadı.

Ve beyin göçünü tersine çevirmek de kolay olmadı elbet!

Sözün özü; ekonominin geleceği adına…

Bir yandan en azından büyüme hızı korunup beyin göçüne ortam yaratılmamalı.

Diğer yandan da yaratıcı beyinler için uygun ortamları çoğaltmaya bakmalı!