Piyasalarda ilginç bir hafta geride kaldı.
Hem dış hem de iç etkenlerin birarada olduğu…
Ancak bu kez Amerika’nın yanısra…
Avrupa‘nın da üstelik daha baskın bir havada etkisini göstermeye çalıştığı günleri yaşadık.
Neticede bir yanda içte seçim atmosferi dalgalanmalara yolaçarken…
Diğer yanda dışta dolarla Euro’nun bilek güreşi vardı.
Haliyle Türk para piyasaları da tahterevalli misali bir aşağı bir yukarı sallandı.
Özetle yüksek oynaklık son günlerin modası!
Doların bir gün içinde 3 kuruş yukarı, 5 kuruş aşağı gitmesi de bu tablonun yansıması.
Peki yatırımcı için yüksek stres kaynağı olan, ekonomi adına da bir nevi fren etkisi yaratan bu oynaklık gündemde kalmaya devam eder mi?
Bu kritik soruya yanıt ararken son durum itibarıyla dalagalanamaya yolaçan temel nedenlere bakalım…
Öncelikle seçim senaryoları belli riskler çerçevesinde fiyatlandı.
Meclisteki dağılım olasılıklarını içeren tahminler geldikçe…
Piyasaların dalgalandığını gördük.
Ancak, piyasalardaki kapanış değerleri yüksek risk içermeyen seviyelerde gerçekleşti.
Örneğin doların yaptığı ataklara rağmen 2,69 TL’nin altında kalması…
8 Haziran’dan itibaren iç kaynaklı baskının hafifleyebileceğinin işareti.
Dolayısıyla aşırı sürpriz sandalye dağılımı gerçekleşmediği taktirde…
Gözler daha ziyade dışta olacak demektir!
Dışta ise kısa vadede oynaklığın azalmasını sağlayacak bir manzara yok!
Çünkü karşık bir seyir var.
Mesela…
Oynaklık modası
Avrupa’dan enflasyon başta olmak üzere nihayet toparlanma işaretleri geldi…
Ve Euro’yu TL karşısında yılın zirvesine çıkaran bir trend izledik neticede!
Ama canlanmanın kalıcılığı hala şüpheli.
‘Süper Mario’ lakaplı Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi‘nin…
Hafta içinde pembe tablolara çizmesine rağmen ‘piyasalar oynaklığa alışmalı’ demesi boşuna değildi!
Neticede Draghi’nin bu sözlerine piyasalar da aşırı oynaklıkla anında yanıt verdi.
Öyle ki bu tablo Draghi’nin ‘Matador Mario’ lakabıyla da anılmaya başlanmasına neden oldu.
Diğer tarafta ABD dün açıklanan mayıs ayına ait istihdam verisi gelene kadar belirsiz bir görünüm sergiliyordu.
Amerika Merkez Bankası Fed‘in faiz artış sürecini netleştirecek veriler net bir ipucu vermekten uzaktı.
Ciddi sayılacak ve eylül ayında faiz artışına işaret eden rakamlarsa…
ABD için en kritik alan olan tarım dışı istihdamdan geldi.
İstihdam mayısta 280 bin arttı. İşsizlik oranı ise yüzde 5,5’e yükseldi.
Oysa ‘istihdam artışı 225 bin, işsizlik oranı ise yüzde 5,4 olacak’ diyordu beklenti anketleri.
Yani beklentileri fazlasıyla aşan bir istihdam artışı var.
Buna karşın işsizlik yükselmiş vaziyette!
Dış baskı artacak
Ancak, işsizlik oranındaki artış Amerikalıları rahatsız etmedi.
Çünkü işgücüne katılım yani iş arayanların sayısında artış göründü.
Bu durumsa ‘ekonomi canlanıyor’ olarak yorumlandı.
Ortalama saat başına kazancın da yüzde 0,3’le beklentileri aşması…
‘İşler düzeliyor, dolayısyla faiz artışı bu yıl olacak’ görüşünü destekleyince…
Dolar tüm dünyada prim yaptı.
Ama çok güçlü bir duruş sergileyemeyince… Oynaklık yine piyasaların ana gündemine dönüştü.
Sözün özü; seçim sonrası ekonomi yönetimi şekillenene kadar… Kısa süreli iç baskı mevcut görünüyor!
Ancak, daha ziyade yaz aylarına yayılan dış kaynaklı dalgalanmalara karşı hazırlıklı olmakta fayda var.