Yerel seçim maratonu tamamlandı.
Artık siyaset gündeminin hafiflemesi gereken günlere girdik.
Türkiye’yi bekleyen yoğun bir ekonomik ve jeopolitik gündem varken siyasi tartışmaların minimize olması da şart görünüyor zaten.
Nitekim seçim sonuçlarının yani vatandaşın tercihinin verdiği mesajlar da bu yönde.
Bir yandan ekonomideki gidişata dair bir uyarı mesajı özellikle metropollerde verilmiş görünüyor!
Diğer yanda da il dağılımları ve il genel meclisi oy oranları beka kaygılarının çok da yersiz olmadığını işaret ediyor.
Dolayısıyla tüm siyasi partilere odaklanılacak konular anlamında seçmenin duyarlı oy kantarından geçen mesajlar öne çıkmış durumda.
Kısacası seçmen hem bir önce ekonomiye odaklanılmasını istiyor.
Hem de ülke bütünlüğü için siyasilerin birlik olmasını istiyor.
Diğer yanda iş dünyası temsilcileri de hep bir ağızdan ‘reform zamanı’ diyerek “ekonomiye odaklanılsın” mesajını verdi dün!
Önümüzde seçimsiz görünen yaklaşık 4,5 yılın ciddi bir reform dönemi olmasını istiyor iş dünyası.
Ekonomiden etkilenen sandık sonuçlarının reformist bir tabloyu mecbur kılmakta olduğu da teknik açıdan aşikar bir durum.
Dolayısıyla Cumhurbaşakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim sonrası yaptığı ilk açıklamalarda ekonominin üzerinde ısrarla durması boşuna değil!
“Gündemimizde çok önemli bir reform programı var.
Türkiye olarak serbest piyasa ekonomisi kurallarından taviz vermeden, kendi hedeflerimiz doğrultusunda oluşturduğumuz güçlü ekonomi programını dikkatle hayata geçireceğiz.
Artık bizim için ekonomide reformların hayata geçirileceği, büyük ve güçlü Türkiye hedefine tavizsiz şekilde odaklanacağımız uzun bir dönem var.“.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tüm dünyaya verdiği mesaj da çok net!
Öncelik serbest piyasa ortamında yapılacak reformlarda olacak.
Yani artık gözler nisan ayı içinde açıklanacak yeni ekonomi programına çevrilmiş durumda.
Peki yol haritasının detaylarında hangi konular öne çıkabilir?
Bu sorunun yanıtını içerir nitelikteki ipuçlarını Erdoğan’ın konuşmasında bulmak mümkün.
“Yapısal reformlarla bu tür saldırılara daha dayanıklı bir ekonomi inşa edeceğiz. Başlattığımız istihdam seferberliğini kararlılıkla sürdürerek insanlarımızın işine, aşına, ekmeğine göz koyanların oyunlarını bozacağız.
2023 hedeflerimize ulaşana kadar devam eden bu süreçte önceliğimiz ekonomimizi güçlendirmek, teknoloji ve ihracat odaklı bir şekilde büyümeyi sürdürmek, istihdamı artırmak olacaktır.”
İşsizlikle mücadele ve katma değerli büyüme bundan sonraki dönemin öncelikli hedefleri gibi durmakta.
Piyasaların rotası
Piyasaların yerel seçimlerin ardından verdiği ilk tepki hayli sınırlı oldu.
Çünkü öncelikle sonuçlar beklentilere hayli yakın geldi.
Ve Cumhur İttifakı il genel meclisi sonuçları itibarıyla gücünü korudu.
Seçimsiz uzun bir dönem kavramı ve reform vaatleri piyasaların sakin kalmasında etkili olan kavramlardı!
Neticede Çin faktörüyle rahatlayan dış piyasalardan esen rüzgarların da etkisiyle ana piyasa barometresi konumundaki dolar yaklaşık yüzde 1 değer kaybetti dünkü işlemlerde.
Bundan sonraki seyir açısından tabloya baktığımızda reform uygulamaları, Merkez Bankası’nın parasal stratejileri, Türkiye’nin dış ilişkileri ve küresel piyasa koşullarının ana belirleyiciler olarak konumlandığını görüyoruz.
Yani bu konseptlerdeki değişimlere göre piyasaların yol alması söz konusu.