Türkiye bir demokrasi sınavını daha atlattı.

Sandık başında yitip giden canlar ne yazık ki bu sınavın acı tarafını oluşturdu!

Ancak, genel anlamda tüm kesimler adına bir demokratik bir başarıdan söz etmek mümkün.

Siyasal açıdan duruma baktığımızda ise yerel yönetimleri belirleyen oyların partiler için çifte sınav niteliğindeydi olduğunu görüyoruz.

Çünkü yereli aşan bir manzaradaydı propaganda stratejileri!

Yani bir yanda belediyeler için yarışan siyasiler diğer yandan da ülke geneli oylarıyla adeta bir genel seçimi yaşadı.

Yereli de aşan toplumsal temalarsa ekonomideki yavaşlama ve beka kaygılarıydı.

Dolayısıyla verilen oyların hangi oranda yerel için, hangi oranda genel için kullanıldığını ayrıştırmak da kolay değil!

Özellikle ekonominin 2009’daki yerel seçimlerinden bu yana en etkin faktör olarak bir seçime yansıdığını söylemek mümkün.

Ancak, seçim sonuçlarının ekonomi üzerinde benzer bir manzara yaratması söz konusu değil.

Çünkü öncelikle bir belirsizlik faktörü ortadan kalmış oldu.

Ve Cumhur İttifakı seçimden gücünü koruyarak çıktı.

Yani herhangi bir erken genel seçim tartışması yaratacak nitelikte bir tablo ortada yok.

Neticede görev başında uzun bir zaman kalacak olan bir yönetimin varlığı da piyasalar adına istikrar demek!

Seçimsiz dönemde uygulanacak reformist politikalar da ekonominin uzun vadede daha sağlıklı bir yapıya kavuşması için güçlü bir fırsat vermekte.

Dolayısıyla piyasaların seçim sonuçlarına dönük ilk reaksiyonu da sınırlı bir çerçevede gerçekleşecek.

Asıl önemli olan 31 Mart sonrasında uygulanacak parasal ve mali politikalar.

Kısacası yatırımcıların gözü bir yanda Merkez Bankası’da diğer yanda ise Hazine ve Maliye Bakanlığı’nda olacak!

Özellikle nisan ayının ilk yarısında açıklanacak olan ekonomiye dönük yeni yol haritası merakla beklenecek.

Bir de Türkiye’nin dış ilişkilerindeki gelişmeler yatırımcının mercek altında tuttuğu önemli, konular arasında bulunuyor.

Bütün bu yakın takip konuları dışında küresel piyasa konjonktürü de Türk para piyasaları açısından önem taşıyan belirleyici bir unsur niteliğinde.

 

Reform zamanı

 

Sözün özü; piyasaları ve ekonomiyi seçimden ziyade birçok başka faktör etkilemekte.

Dolayısıyla pazartesiden itibaren gelecek piyasa tepkisi seçimden ziyade farklı konseptlere göre şekillenecek!

Yani artık ekonomiye odaklanma zamanı geldi.

Neticede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da dün gece vurguladığı üzere Türkiye reform programına odaklanacak.

Güçlü ekonomi hedefi çizen Erdoğan’ın yaklaşık 4,5 yılı bulan seçimsiz döneme ilişkin verdiği mesajlar Türkiye’nin zoru başarmak üzere yol alacağını gösteriyor.