Feridun Eyüpoğlu
Feridun Eyüpoğlu

Yerliyi koruma mücadelesi

Uygarlığın mimarı eller…

Haliyle ellerimizi baştacı edip korumak da birincil vazifemiz olmalı.

Özellikle de günümüzde tehdit yaratan çalışma koşullarına ve kimyasallara karşı!

Çünkü…

Sadece iş sağlığı ve güvenliğine dönük yasalarla resmen korunan işyerlerinde değil…

Evlerde de ellerimiz risk altında!

Dolayısıyla temel koruyucu olan eldivene sarılmak şart.

Eldiven demişken kulanılacak alana, sektöre göre tonlarca çeşit ve kalitede ürün olduğuna dikkat çekmekte fayda var!

Öyle ki; yerlisiyle yabancısıyla milyar doları aşan bir eldiven pazarı oluşmuş durumda.

Üstelik iş güvenliğinin henüz çok da önemsenmemiş olmasına rağmen…

Yüksek ekonomik değer yaratan bir sektörden bahsetmek mümkün!

Mesela sektöre ithalatın acımasız baskısı altında kalıp ayakta kalma mücadelesi veren yerli üretimden baktığımızda…

Üretim yapan 800’e yakın firma 25 bin kişiye doğrudan istihdam yaratmakta… Ancak, fason üretimin yaygın olması nedeniyle 250 bine yakın insan birşekilde eldiven sektöründen nasibini aldığını söylemek mümkün!

Keza yıllık vergi ve SGK primi yoluyla devlete 80 -100 milyon dolar aralığında bir katkısı var sektörün.

Yarattığı toplam ekonomik büyüklüğün de yaklaşık 750 milyon dolar olduğunu söylüyor sektör temsilcileri.

Ne yazık ki; ithalle birlikte 1,5 milyar dolara yaklaşan ve büyümeye müsait olan bu pazar… Bir yandan ekonomik diğer yandan da tıbbi açıdan memleket ve birey sağlığı üstünde riskler yaratır hale gelmiş durumda!

Nasıl mı?

 

Riskler yüksek boyutta

 

Sektör adına güçbirliği yapan üreticilerin oluşturduğu ve merkezi Bursa olan Eldiven İmalatçıları Derneği‘nin (ELDİMDER) raporlarına yansıyan veriler çarpıcı bir risk tablosunu yansıtıyor.

Kalitesiz ve fazlasıyla ucuz ithal ürünler… Yüzbinlerce insanımızın ekmek yediği eldiven üretimimizi baltalayarak rekabet gücüne ciddi boyutta darbe vurmuş durumda.

Resmi ve kaçak ithal rakamının yarım milyar doların üzerinde olması bile reel sektöre verilen zararı göstermeye yetiyor.

Peki cari açık dediğmiz kronik belaya denetimsizlik ve koruma eksikliği nedeniyle eldiven üzerinden gereksiz yere katkı yapılması ne kadar doğru!

Üstelik, dernek yöneticilerinin teknik tespitleriyle çeşitli bakanlıklara ilettikleri kanserojen madde taşıyan çok sayıda eldivenin ülkemize girişine ilişkin tablo…

Çok daha vahim insani sorunlarla yüzleşmek zorunda kalacağımıza işaret ediyor!

Demek ki ‘zehirli’ ayakkabılara gösterilen hasasiyetin eldiven için de gösterilmesi zaruri.

Peki ne yapmalı?

 

Hayati çözüm önerileri

 

Geçtiğimiz günlerde sorunları ve çözüm önerilerini Ankara’da Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi’ye ilk ağızdan anlatma fırsatı bulan ELDİMDER yönetiminin sunduğu raporun satırbaşlarına gözatalım.

Önce sağlık!

“Ülkemize satılmak istenilen tüm kimyasal ve deriden mamul eldivenlerin, sağlığa zararlı kimyasallar içermediği yapılacak testlerle güvence altına alınmalı.

Kalitesiz ve insan sağlığını tehdit eden eldivenlerin ülkemize girişi yasaklanmalı”.

Ve kepenklerin kapanmaması adına yerli üretimi desteklemek üzere…

Fason üretime yönelik SGK yükü yeniden düzenlenmeli. Önerimiz kupon uygulamasıdır. İthalatı önleyici nitelikte referans fiyat uygulamasına gidilmeli.

Kamunun yapmış olduğu ihalelerde yerli üretimi koruma oranı en kısa zamanda önce yüzde 15’ten yüzde 25’e… Ardından da yüzde 50 oranına çıkarılmalı.

İhtisas sanayi bölgeleri de yerli üreticiye rekabet gücü katacaktır”.

Sektörün tüm Türkiye adına verdiği mesajların karşılık bulmaya başlamış olması sevindirici bir gelişme!

Ancak, eldiven sektörünü korumak için atılması gereken daha çok adım olduğu ortada.

Ve sadece devletin değil tüm kurum ve bireylerin duyarlılığına da ihtiyaç var.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X