Hasan Ali Çavuş
Hasan Ali Çavuş

Meclis’teki siyah örtüden ‘Mavi Vatan’a…

Tarih: 8 Temmuz 1920.

Saat: 15.00.

Osmanlı’nın ilk başkenti Bursa işgal altında.

Şehrin her yerinde Yunan askerleri…

Hepsi zafer sarhoşu; ‘pislik’ diz boyu.

Bu durum Ankara’da bomba etkisi yaratır.

Ve o gün Meclis kürsüsüne ‘Puşide-i siyah’ olarak anılan ve büyük matemi temsil eden siyah örtü konulur.

***

Büyük yas, Yunan birliklerinin başındaki komutanın Osmangazi türbesinde verdiği pozla daha da katmerlenir.

Kulaktan kulağa yayılan şu fısıltı ise milletin bağrına hançer gibi saplanır:

“Dönemin Yunanistan Başbakanı Venizelos’un oğlu olan işgalci Yunan birliklerinin başındaki Sophoklis, Osman Gazi Türbesi’nde sandukaya tıklayarak, ‘Kalk da Bursa’yı kurtar’ dedi.”

***

Üzerinde siyah bir örtü duran TBMM kürsüsünden yükselen sert sözler daha da artar.

Kimi bu durumun kabul edilemez olduğunu belirterek suçluların hemen cezalandırılmasını ister, kimi ağıtlar yakarak acil çözüm bekler.

Ancak acil çözümden çok, kalıcı çözüm önemlidir.

Bunun çok iyi farkında olan Meclis Başkanı Ankara Mebusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, kendi söylemiyle ‘ihtiyat ve basiretle’ hareket etmektedir.

Ona göre lazım olan sadece Bursa değil vatandır.

Ve bunun için uygun şartların oluşmasını beklemektedir.

Sonunda öyle de olur.

***

30 Ağustos 1922’de zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz’un ardından komutanları esir düşen Yunan askerleri kaçmaya başlar.

Gözleri son bir umutla 2 yıl önce Mudanya’yı bombalayarak yollarını açan İngilizleri arasa da nafile…

Büyük bölümü İzmir’de denize dökülürler.

Tarih sayfaları 11 Eylül 1922’yi gösterdiğinde ise yeşil Bursa’da ay yıldızlı bayrak tüm ihtişamıyla dalgalanmaya başlar.

2 yıl 2 ay 2 gün sonra Meclis kürsüsündeki o siyah örtü büyük bir coşkuyla kaldırılır.

***

Tarihi yas artık bitmiştir.

Sadece Bursa’nın değil tüm Türkiye’nin üstüne çöken işgal karanlığı bir anda dağılır.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Bursa’nın işgali ile ilgili tartışmalar sürerken söylediği şu sözler o gün herkes tarafından çok daha iyi anlaşılır:

“Bize lazım olan Bursa değil vatandır ve düşmanın bütün vatandan gitmesidir. Günü geldiğinde böyle olacaktır. Ancak koşulların gelişmesi lazımdır. İhtiyatla ve basiretle hareket etmek gerekir.”

***

Evet…

İhtiyatla ve basiretle!

Bu iki kelimenin TDK’daki karşılığı şu:

İhtiyat: Herhangi bir konuda ileriyi düşünerek ölçülü davranma, sakınma.

Basiret: Gerçekleri yanılmadan görebilme yeteneği, uzağı görüş, seziş, anlayış, kavrayış, sağgörü, vizyon.

***

Bugüne geldiğimizde…

Yine bir işgal girişimi söz konusu…

Bu defa hedef Mavi Vatan.

Başrolde yine Yunanistan ve arkasında yine büyük ağabeyleri…

Sadece Türkiye değil, dünya barışı bir kez daha emperyal güçlerin tehdidi altında…

Henüz geçmişte olduğu gibi bir savaş söz konusu değil.

Pek de mümkün görünmüyor, umarım olmaz.

Ama bu noktada Büyük Önder’in 1920’deki o en acı işgal anında izlediği taktik fazlasıyla öne çıkıyor…

‘İhtiyatla ve basiretle’ uygun zaman ve şartı beklemek!

***

Bursa’nın Kurtuluşu kutlu olsun.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X