Türkiye haftaya hızlı bir gündem ile başladı. Önce bölücü örgütün kendini feshettiğini açıklaması, ardından Rusya-Ukrayna savaşının İstanbul’daki barış görüşmeleri için liderlerin yaptıkları açıklamalar uluslararası diplomasi alanında da ülkemizi dünya gündemini başına oturttu.
Rusya Ukrayna ve ABD liderlerinin İstanbul’da barış görüşmeleri yapmak istemeleri hepimiz için kıvanılacak bir durumdu.
Keza, Suriye’ye ABD yaptırımlarının kaldırılması için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump’ın çabaları da bu haftanın en çok konuşulan konularından biri oldu. Trump’ın Suriye yaptırımlarını Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görüşünü alarak kaldırılması sevindiriciydi.
Şüphesiz, bütün bunlar, dünyanın yıllardır kangren olmuş, tıkanmış, çözüm bekleyen sorunlarının bertaraf edilmesinde Türkiye’nin masa kuran bir ülke olduğunun da göstergesidir.
Diplomaside güçlü, güvenilir bir ülke haline gelmek kolay olmadı.
Türkiye, başından beri hem Suriye hem de Filistin sorununda adil bir yaklaşım sergiledi.
Keza, Ukrayna ve Rusya ihtilafında da tarafsız kalarak iki tarafın da güvendiği bir ülke durumundaydı.
Barış görüşmeleri için hem Rusya Lideri Vladimir Putin hem de Ukrayna Lideri Zelenski’nin İstanbul’da buluşma arzuları, buna ABD Başkanı Donald Trump’ın da katılma isteği küçümsenecek bir gelişme değildir.
Bunca hızlı ve yorucu gündem içinde ülkemiz adına sevindirici adımların arkaya arkaya gelmesinden bu ülkenin bir yurttaşı olarak biz de büyük gurur duyduk.
Esas sevindiğimiz gelişme ise, ülkemizin 50 yıla yakındır kanını emen bölücü örgütün dize getirilmiş olmasıdır.
Silah bırakmak zorunda kalan bölücü örgütün tasfiyesi ile yeni bir döneme adım atılmış oluyor.
Bölücü terör için harcanan onca kaynak artık bu ülkenin tümüyle kalkınıp, gelişmesinde kullanılacaktır.
Terörsüz bir Türkiye hedefiyle atılan adımların kısa sürede olumlu meyveler vereceğine inanıyoruz. Yeter ki, arayı bozmasınlar.
Kanın durması, gözyaşının dinmesi, şehit haberlerinin kesilmesi Türkiye’nin yıllardır beklediği bir olaydı.
Bunu da hızlı gelişen gündemin ülkemiz adına olumlu bir parçası olarak değerlendiriyoruz.
Türkiye, kandan gözyaşından, çatışmadan çok yoruldu.
Artık halkın yüzü gülmeli.
Bursaspor nereye koşuyor?
Ülke gündemi yoğun ama Bursa gündemi de onu aratmıyor. Şehirde siyaset ısınıyor. Yerel siyasetin önümüzdeki günlerde daha da ısınacağını söyleyebiliriz. Bu arada Bursaspor’un gündemi de çok hızlı değişiyor. 2.Lig’e çıkar çıkmaz yeni transferlerle Bursalıların başını döndüren Bursaspor, etkili isimleri kadrosuna katarak önümüzdeki sezon da güçlü bir takım ortaya çıkarıyor.
Yuvaya döndürülen futbolcular, Türkiye liglerinde şampiyonluk yaşamış etkili isimler Bursaspor kadrosuna dahil ediliyor. Bursaspor yönetimi de tıpkı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gibi hiç boş durmuyor.
Her gün kentimizi sevindirecek haberlerle medyanın karşısına geçiyorlar.
Ama asıl sevindirici haber, kulüpten en büyük alacaklı konumundaki eski başkanlarımızdan Ali Ay’ın borcundan feragat ettiğine dair verilecek müjdedir.
Onu da dört gözle bekliyoruz.
Çok uzamadan Bursa kamuoyuna bunun da duyurulmasını istiyoruz.
Bursaspor yeni sezona borçsuz başlamalı.
Saker’in tarımda kooperatif önerisi
Bursa Büyükşehir Belediyesi eski başkanların Erdem Saker görevden ayrıldığından bu yana şehrin yararına çalışmalar yapmayı sürdürüyor. Ayrıca, zaman zaman gündeme ilişkin de bizlere önemli paylaşımlarda bulunuyor.
Görevi boyunca da kendisinin ağzından bunu sık duymuştuk. Saker, Türk tarım ve hayvancılığının gelişmiş dünya ülkelerinde olduğu gibi kooperatifçilikle gelişeceği düşüncesinde.
Saker, Dünya Çiftçiler Günü’nde gönderdiği iletiyle şunlara vurgu yapmış:
“Çiftçiler gününü kutlarken, para kazanamamaktan ağlayan çiftçinin sadece derdini dillendirenlere sesleniyorum. Bugün bizim Konya Ovası’ndan biraz büyük Hollanda’nın, ABD’den sonra dünyanın en zengin tarım ülkesi olmasının temelinde yatan oluşumu yakın inceleyin. Hollanda çiftçisi, iki yılda bir yönetim kurulunu seçtiği kooperatif çatısı altında üretim yapar. Ürün seçiminden tarla sürümüne, gübrelemeye, ürün biçimine, pazarlamaya kadar her adımı kooperatif yönetimi atar. Satışlar bitip maliyet hesabı çıkarılarak, kâr belirlenir, herkes hissesi oranında payını alır. Bu modelin bir örneği Bursa’da da var. Soframızdaki deveci armudunu üreten Ağaköy.”
Saker sözlerini, “Ey yetkililer; kuru kuruya çiftçiler gününü kutlamak yetmez. Gidin Hollanda’ya onlara bu zenginliği getiren kooperatif modelini öğrenin ve bizim tarım ve hayvancılık yapan köylerimizde bu üretim sistemini oluşturun” diyerek tamamlamış.
Yabana atılacak öneriler değil.
Hollanda modeli Bursa’yı ve ülkemizi kurtarır.