Dün İstanbul Silivri merkezli 5,8 şiddetindeki deprem bir kez daha gösterdi ki, ülkemiz maalesef yaşanmış onca acı tecrübeye rağmen bu konuda hazırlıklı değil.
Uzmanların “Deprem değil çürük bina öldürür” sözünü ciddiye almış değiliz.
Çok şükür ki, dünkü sarsıntıda can kaybımız yok.
Fakat Bursa’da bile şiddetli biçimde hissedilen sarsıntı bir kez daha yurttaşımızı sokağa döktü.
Çıkarılan yasalar, yönetmeliklere rağmen halen 20 milyon civarında sıkıntılı yapı yenilenmeyi bekliyor.
Türkiye’nin birinci derece deprem kuşağındaki bir ülke olmasına rağmen yurttaşımızın tedbir konusunda ağırdan alması ise düşündürücü.
Yeni yasa ve yönetmelikler en azından yeni yapılacak binalar için tedbiri zorunlu kıldı.
Fakat çürük stokumuzun sağlamlaştırılması ve yenilenmesi konusunda çok da bir çabamız yok.
Özellikle ekonomik sıkıntıların bulunduğu bu dönemde yurttaştan bunu istemenin de kolay olmadığını biliyoruz.
Silivri’deki deprem sonrası İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Mehmet Albayrak’ın sosyal medyadan yaptığı şu paylaşım dikkatimizi çekti;
“Ne ilktir bu deprem ne de son olacaktır. Doğa olaylarının meydana gelip gelmemesine insanoğlunun müdahalesi de olamaz. Çare depreme dayanıklı binalarda yaşamak. Yapılmasını tercih ve teşvik etmek. Ayrıca yaşadığınız binanızla ilgili endişeniz varsa uzmanına danışmaktır. Gerisi boştur. Her zaman olduğu gibi bir iki saat, bir iki gün konuşulup sonradan unutulacaktır. Tıpkı bugüne kadar olduğu gibi.”
Doğru söze ne gerek.
Hemen her deprem sonrası uzmanlar bu ve buna benzer açıklamalarla yurttaşları yapılarını sağlamlaştırmaya, mühendislik hizmeti almaya ve kontrolden geçirmeye davet ediyorlar.
Fakat ne hazindir ki, eski konutların kontrolü, depreme dayanıklılığı konusunda bir duyarsızlık almış başını gidiyor.
Devletin bu amaçla zorlayıcı önlemleri de yok.
Son dönem kentsel dönüşüm adı altında dev beton kütleler ve alabildiğine dikilen gökdelenleri gördükçe endişelerimiz daha da artıyor.
50-100 dairelik eski sitelerin yerine 700-1000 daireli dev bloklar dikiliyor.
Esas yenilenmesi, sağlamlaştırılması gereken semtler, yapılar ise yerinde sayıyor.
Dönüşümün, imar rantının en yüksek olduğu Nilüfer’de yoğunlaşması maalesef Bursa için kötü bir örnek.
Olası bir depremde can kayıplarını azaltmak için dönüşümü merkezdeki eski yapı bölgelerine çekmek zorundayız.
Büyükşehir’e yeni sekreter
Bursa Büyükşehir Belediyesi’ndeki idari yapılanma süreci devam ediyor.
Şimdiye dek şirketler, daire başkanları, şube müdürleri düzeyinde değişime imza atan Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş belediyenin en üst seviyedeki bürokratını da yeniliyor.
Büyükşehir Belediyesi’nin iki numaralı ismi olan Genel Sekreter İsmail Yılmaz’ın yerine eski İnegöl Kaymakamı ve halen Antalya Kaş Kaymakamı olarak görev yapan Ulaş Akhan’ı Genel Sekreter olarak atamak için düğmeye bastı.
Gelişmeyi meslektaşlarımız sosyal medya hesaplarından paylaştı.
İçişleri Bakanlığı onay sürecinin devam ettiği değişim için halen Genel Sekreter olan Yılmaz’ın da izinli olarak yurtdışında çıktığı konuşuluyor.
Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreterlik görevinden ayrılacak Yılmaz’ın ise BUSKİ Genel Müdürlüğü’nün boş bulunan Yönetim Kurulu üyeliklerinden birine atanması konusunda da İçişleri Bakanlığı’ndan onay beklendiğini öğrendik.
Doğubayazıt kaymakamlığı görevini yürütürken belediyeye kayyum atanan Akhan’a İnegöl Belediye Başkanı olarak Aktaş destek olmuştu.
Doğubeyazıt’ta birlikte çalışan ikili artık Bursa Büyükşehir Belediyesi için mesai yapacaklar.