Bursa’nın ulusal manada bir etkinliği ikinci yılında zirveye oturmuşa benziyor.

Dün Büyükşehir Belediyesi’nden servis edilen haber gösterdi ki, Merinospark’taki 2. Gastronomi Festivali’nde hedefe biraz daha ulaşılmış.

Bu yıl, geçen seneki 400 bin ziyaretçi sayısı aşılarak, 500 bin kişi Merinos’taki festivali dolaşmış.

Bu başka bir ifadeyle, her altı Bursalıdan birinin 2. Gastronomi Festivali’ni merak edip ilgilendiği anlamına da geliyor.

Organizasyonun başarısı, kente iyi duyurulması, lokasyonun doğru seçilmesi ve program içeriğinin zengin olması da ilgiyi artıran etkenler.

Eğer, kent merkezinden uzak noktada yapılmış olsa, belki bu kadar ilgi olmayabilirdi.

Bu açıdan, Merinospark bu tür etkinlikler için adeta biçilmiş bir kaftan. Kent trafiğine kısmi ve geçici olumsuz etkileri olsa da hem parklanma hem her semtten kolay ulaşım bakımından da avantajlara sahip.

Bu ilgi gösteriyor ki, gelecek yıl belki ziyaretçi sayısında yeni bir rekora ulaşılacak, Merinos bu etkinlik için dar gelecek.

Kentin merak edip görmek istediği festivale şehir dışından da katılımlar olduğunu gördük.

Büyükşehir Belediyesi’nin uluslararası Bursa Festivali’nden sonra en çok rağbet gören ve merak edilen festivallerinden birinin Gastronomi olduğu anlaşılıyor. Başkan Alinur Aktaş’ın akademik bir kurulla iki yılda ses getiren festival imza attığı anlaşılıyor.

Bunu daha da zenginleştirip çeşitlendirmek ve tüm Türkiye’nin dikkatlerini Bursa’ya çekmek için şimdiden hazırlıklara başlanmalı.

3. Gastronomi Festivali’nin ülkemizde merakla beklenilen bir lezzet organizasyonuna dönüşmesi için şehrimizdeki tüm kurum ve kuruluşlarla, gıda sektörünün devleri de bu işe omuz vermeliler. Şehrin adını duyuran, lezzetlerini öğreten, firmalarımızın açtıkları stantlarda satış yapmalarına fırsat sunan bu etkinliği büyütmek hepimizin görevi.

Aktaş’ın belirttiği gibi Bursa’nın başka şehirlerle yarışma gibi bir derdi de yok. Osmanlı’nın saray mutfağına lezzetler sunmuş  bir şehir olarak buna da ihtiyacımız bulunmuyor.

Sadece Muradiye çorbamız bile başlı başına lezzet zenginliğimizdir. Diğer tatları saymaya gerek yok. Hepsi ayrı birer ecdat emanetimiz.

Bursa’yı öne çıkaran, adından bahsettiren her olumlu ve güzel etkinlik bizim için de değerlidir.

Emek verenleri tebrik ediyoruz.

Anbarcıoğlu’nun çektiği film galaya hazırlanıyor

Araştırmalar, kolluk kuvvetlerinin istatistiki bilgileri uyuşturucu kullanım yaşının toplumda her geçen yıl daha alt yaşlara indiğini gösteriyor.

Gençlerimiz sokakta büyük bir illetle ve tehlikeyle karşı karşıya.

Bu işe dur demek için devletin değişik kollardan mücadelesi var.

AK Parti 22. Dönem Bursa Milletvekili Faruk Anbarcıoğlu da gençleri bu bataklıktan kurtarmak için film yapımcısı oldu.

Buna ilişkin gelişmeyi daha evvel aktarmıştık.

Çekimleri Bursa’da yapılan ve Anbarcıoğlu’nun Jandarma generali rolüyle oynadığı Koçyiğitler filmi artık gala için gün sayıyor.

Önceki gün karşılaştığımız Vekil Anbarcıoğlu, Koçyiğitler filminin çekimlerinin sadece son bir sahnesinin kaldığını ve 8 Ekim pazar günü Tayyare Kültür Merkezi’nde saat 19.30’da galasını yapacaklarını söyledi.

Senaryosunu kendisinin yazdığı ve general olarak da rol aldığı filmi gençleri kurtarma adına çektiklerini kaydeden Anbarcıoğlu’nun bir başka hedefi daha var.

Eski vekil şimdi bir de Çanakkale destanının filmini yapmak istiyor.

Tabi buna büyük bir kaynak gerek.

Bozkurt Anadolu’daki Türk damgalarını araştırıp yazdı

Düzce Üniversitesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Celil Bozkurt Bursalı tarihçi bir hemşerimiz.

Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin düzenli olarak yayınladığı Bursa Günlüğü’nün son sayısında hemen hepimizin dikkatini çeken eski yapılardaki Türk damgaları üzerine akıcı bir makale kaleme aldı.

Bursa Müze Müdürü merhum Ali Rıza Yalgın’ın “Anadolu’da Türk Damgaları” adlı eserinden yola çıkarak kendi araştırmalarını da katan Doç. Dr. Bozkurt’un uzunca süredir Bursa yöresinde de bu damgalar üzerinde araştırma yaptığı biliniyor.

Hem merhum Müze Müdürü’nün çalışmaları hem de kendi yaptığı tetkiklere değinen Bozkurt’un yayınlanmış tarih araştırma kitapları da bulunuyor.

Doç. Dr. Bozkurt’un Bursa yöresindeki yapılarda Yörük- Türkmen damgaları üzerine merhum Yalgın’ın tespitlerine değinmiş. Bursa’nın Orhaneli ilçesinde cami ve buralarda kullanılan kilimlerle diğer yapılardaki damga ve sembolleri makalesine konu etmiş.

Topraklarımızda yaşamış uygarlıkları tanıma adına yapılan çalışmanın gelecekte Doç. Dr. Bozkurt tarafından da kitaplaştırılacağını düşünüyoruz.

Bursa tarihi üzerine çalışmalarıyla tanıdığımız Celil Hoca’ın artık kentimizdeki bir üniversiteye dönme zamanın geldiğini düşünüyoruz.