Bursa Platformu Derneği Başkanı Makina Yüksek Mühendisi İsmail Hakkı Kavurmacı, kentimizde yürütülen dönüşüm çalışmalarını yetersiz ve cılız bulduklarını belirterek, yere yönetimlere ve ilgili kurumlara, ‘Havanda su dövmeyin” çağrısı yaptı.
Bursa’nın 7 büyüklüğündeki bir depremde felakete en yakın kentlerden biri olduğunu hatırlatan Kavurmacı, “Bir kenti sadece binasını yapmakla depreme hazırlayamazsınız. Bu konuda halen önemli eksiklerimiz bulunuyor. Bursa’da kentsel dönüşüm değil kentsel yenileme yapılıyor. Bunu söylerken bazı belediyelerin doğru adımlar attıklarını belirtmek istiyorum. Ama yeterli değil. Topyekûn harekete geçmek zorundayız” dedi.
Prof. Dr. Naci Görür’ün konuşmalarındaki Gemlik ve Mudanya’daki sismik hareketliliğe çektiği dikkati hatırlatan Başkan Kavurmacı, Bursa’nın son yıllardaki jeolojik araştırmalarında sismik haritaların kırmızı alarm verdiğini kaydetti.
‘Dersimizi aldık’ demekle ders alınamayacağının altını çizen Kavurmacı, “Asrın felaketinin üzerinden 2 yıl geçti. Bursa’da ne yapıldı? Maalesef bir arpa boyu yol kat edemedik” diye sitemde bulundu.
Bursa’nın deprem öncesi olduğu gibi sonrasının da planlarının yapılması gerektiğini belirten Başkan Kavurmacı, alınacak önlemlerde teknik tedbirlerle birlikte toplumsal sorumluluğun da rolüne işaret etti.
Kavurmacı son olarak da, Bursa Çevre Düzeni Planı’nın bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini hatırlattı.
Bursa Platformu zaman zaman buna benzer çıkışlar da bulunuyor. Bursa’nın kapıdaki deprem gerçeği konusunda bir kez daha yerel yöneticileri göreve davet etti.
Zaman kaybının Bursa’nın zararına olduğunun onlar da farkında.
Çürük yapı stokumuzu sağlamlaştırmaktan başka çare görünmüyor.
Çünkü; er ya da geç bugün çok konuştuğumuz o deprem gelecek.
Deprem yıkmadan biz kendi binalarımızı yıkıp, sağlamlaştırmalıyız.
Yoksa şehir olarak altında kalabiliriz.
Bursa’yı daha da büyüten OSB’ler
Şüphe yok ki, 60’larda Türkiye’nin ilk organize sanayi bölgesini kuran kent olan Bursa, şehrimiz ile birlikte ülkenin büyümesinde de lokomotiflik görevi üstlendi.
Türkiye’nin en büyük şehirlerinden biri olan Bursa bugün 17 OSB’si ile ürettiği mamülleri dünyanın dört bir yanına ihraç ediyor. Kente ve ülkemize sağladığı ekonomik faydayı ölçmek gerçekten zor. On binlerce hemşerimiz organize sanayi bölgelerindeki yüzlerce fabrikadan evlerine ekmek götürüyor.
Olay’ın gelenekselleşen dergilerinden, ‘Bursa’yı Büyütenler’ bu sayısında Bursa’nın OSB’lerini mercek altına aldı. Emek veren yöneticilerimizi, arkadaşlarımızı kutluyoruz. Dolu dolu bir dergi ortaya çıkarmışlar.
Gerçekten, yine kütüphanelerimizde ve arşivlerimizde saklanması gereken bir kaynak olmuş.
Sadece OSB’lerimiz değil, Bursa’nın büyümesinde belediyelerimizin, OSB dışındaki kuruluşlarımızın, inşaat firmalarımızın ve özel okullarımızın katkısı da yadsınamaz.
Bursa’yı büyüten OSB’lerimiz Türkiye’nin dünya liginde büyümesine de katkı sağlıyorlar.
Kırsalda din görevlisi sıkıntısı mı yaşanıyor?
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ülke genelindeki din görevlisi sayısı kimilerine göre çok fazla görünse de muhtarlarımız, Bursa’nın kırsalındaki camilerde görevli bulamamaktan yakınıyorlar.
Dün Osmangazi ilçemizin Soğukpınar Mahalle Muhtarı Mehmet Şirin sosyal medya hesaplarından, yaklaşan ramazan ayı öncesi camilerinde 3 aydır din görevlisi olmadığından yakındı ve cemaati vakit namazlarında taşımalı olarak başka camilere götürme ironisi yaptı.
Bunun için de Osmangazi Belediyesi’ne çağrıda bulunup, kendilerine vakit namazlarında başka mahallelere götürmek getirmek için araç tahsis etmesini istedi. Kırsalda çok sayıda mahallede halen din görevlisi olmadığı dillendiriliyor.
Türkiye’deki din görevlisi sayısı eleştirilir ama görüldüğü gibi, Bursa’nın hemen arka yüzündeki mahallelerde imam yok. Demek ki, fazlalık değil, eksiklik var.
Hükümet de yeterli sayıda yeni din görevlisi ataması yapamadığı için ramazan ayında kırsaldaki imamsız mahalleler kendileri imam tutmak durumunda kalacaklar.
Muhtar Şirin, konuyu defalarca Osmangazi İlçe Müftülüğü ve iktidar partisi milletvekillerine ilettikleri halde çözüm bulunmadığından yakınıyor.
Müftülüğün de geçici de olsa kendilerine görevlendirme yapamadığını aktarıyor. Devlet buraları boş bırakırsa, kıyıda kenarda bekleyen, 15 Temmuz’daki gibi gizli ajandaları olan örgütler o boşluğu doldurur.