28 Mayıs’taki cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turu öncesi siyasetin ana gündem maddelerinden biri, CHP’li Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi’nin depremzede aileleri barındırıldıkları otelden çıkartma girişimi oldu.

Bu bize göre, büyük bir yerel yönetim strateji hatasıydı. Aklı başında, tecrübeli bir bürokrat ya da danışman, kritik seçim öncesi böylesi bir düşüncesi olan belediye başkanını ikaz eder, yapmaması için uyarırdı. Hatta, Büyükşehir Belediye Başkanı’nın siyasi üstü konumundaki il başkanı da kendisini uyarması gerekirdi.

Bunun partisine ağır bir fatura çıkarabileceğini hatırlatırdı.

Nitekim öyle de oldu.

Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi’nin CHP’li Başkanı Kadir Albayrak bize göre kaybedilebilecek muhtemel ikinci turun büyük siyasi sorumlularından biri olacaktır. Eğer, Millet İttifakı seçimi kaybederse, Albayrak’ın partisince disipline sevki gündeme gelebilir.

CHP, buna benzer sivri çıkış ve kararları nedeniyle de Bolu Belediye Başkanı’ndan çok çekmiş, partiden süreli ihraç etmiştir.

AK Parti’nin, CHP’nin Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi’nin bu stratejik iletişim hatasını seçim meydanlarında ve kürsülerde iyi değerlerlendirdiğini görüyoruz.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan önceki gün ve dün deprem bölgesindeydi.

Adıyaman ve Kahramanmaraş’ta konuştu. Öncesinde ve buradaki konuşmalarında hep Tekirdağ’da otelden çıkarılmak istenen ve sonrasında AFAD’ın himayesine alınan depremzedeleri hatırlattı. Muhalefetin depremzedelere sandıktan çıkan sonuca göre tavır almasını fırsat bilip, bunu meydanlarda kullanmaya başladı.

Bunun sandıklara yansıması olacaktır.

Depremzedeye verdiği oya göre yardım etmek, bundan pişman olmak, durdurmak, iptal etmek insanlıkla da bağdaşmaz.

AK Parti ikinci tur öncesi ayağına gelen bu pası şimdi istediği gibi çeviriyor. Tekirdağ’daki hatayı siyaseten değerlendiriyor. Deprem bölgelerinde kalıcı hızlı barınma yapılarına ağırlık veren hükümetin bundan da büyük bir siyasi prim yaptığını düşünüyoruz.

Çalışmayı gören depremzede, sandıktaki tercihini de hükümetten yana kullanıyor. Hükümetin ise, kendisine destek verilmeyen bölgelerde CHP’li belediyeler gibi halkı cezalandırmadığı biliniyor. Geçenlerde de değindik. Buna en net örnek Van ve İzmir’dir.

 

Bu yıl ligde kaldık ya gelecek sezon?

Bursaspor’un ligde kalmasını belirleyecek Nazilli Belediyespor ile oynadığı maçı hafta sonu Youtube kanalından izledik. Yüreklerimiz ağıza geldi. Çağatay Yılmaz’ın 12. dakikada attığı golle 1-0 öne geçtik. Devre arasına girilirken son dakikada yenilen gol ile ev sahibi takım beraberliği yakaladı. Çok şükür ki, maç sonucu 1-1 bitti ve bu yıl 3. Lig’e düşmekten kurtulduk.

Sıkıntı bize göre devam ediyor.

Gelecek sezon için transfer tahtası açtırılamazsa, genç futbolcularla bu işi götürmek kolay olmayacak.

Bursaspor’un içine düştüğü açmazı siyaseten kullanmak isteyenlere de fırsat verilmemeli.

Sosyal medyada fark ettik.

Son maç öncesi yaptığı çağrı ve açıklama ile Bursaspor’un ligde kalmasının ardından sosyal medyaya bir şeyler yazmayan bir ilçe belediye başkanına taraftardan tepki vardı.

O başkanın Nazilli maçı sonrası niçin suskun kaldığı sorgulanıyordu.

Bursaspor siyaset üstü kalmalı.

Büyükşehir Belediyesi’nin takıma sahip çıktığı kadar merkez ilçe belediyelerimiz de taşın altına ellerine sokmalı.

Transfer tahtası önünde büyük engel teşkil eden 200 milyon liralık futbolcu alacağı için ilçe belediye başkanları da yardımcı olmalı. 1-2 loca kiralayarak destek olmak yetmez.

Hele hele, kritik maç öncesi sosyal medyadan sözde Bursa kamuoyuna çağrı yaparak bu sorumluluktan kurtulunamaz.

Gelecek sezon Bursaspor’un tekrar PTT 1. Lig’e çıkma hedefinde, kent olarak taşın altına elimizi hepimiz sokmak durumundayız.

 

Sıkıntılı günlerden dolu savak açmaya

Sonbaharı ve kışı susuz kalır mıyız endişeleri ile geçirdik. Mayıs ayı öyle bereketli geldi ki, barajlarımız suyla dolup taştı. Hatta, Doğancı Barajı’nda kapaklar açılıp, fazla su Nilüfer Çayı’na bırakılmaya başlandı.

Bütün bunları iple çekiyorduk.

Çünkü; kış ayları kurak ve yağışsız geçmişti. Bursa’nın zaman zaman böylesi mevsimsel su sorunu olabiliyor. Yeterli depolama tesisi olmasına rağmen kurak geçen mevsimler, var olan baraj hacimlerini de dolduramayabiliyor.

BUSKİ’den yapılan açıklama hepimizin yüreklerine su serpti. Artık Doğancı’dan, dolu savaktan su salınmaya başlandığı haberleri servis edildi.

Bunu önceki haftaki yazımızda da vurgulamıştık. Yüzde 95’i aşan barajda yakın zamanda dolu savak açılabilir diye yazmıştık.

Bu sevindirici bir gelişme. Aylar sonra Nilüfer Çayı havzası da barajdan salınan suyla buluştu. Sıkıntılı kış ve sonbahara günlerinden dolu savak açma aşamasına gelişi sağlayan yüce Allah’a şükretmeliyiz.

Umarız, şehrimiz bir daha susuzluk tehlikesi ile karşı karşıya kalmaz.