Bu çağrı aslında yeni değil.
Öteden beri, hemen her seçim sonrası belediye başkanları Ankara’nın hantal yapısının yerel yönetimler üzerinde baskı oluşturduğundan yakınırlar.
Son 12 yılda bazı yasal düzenlemeler yapıldı ama bu anlamda değişen çok bir şey yok.
Ankara yine kritik konulardaki yetkiyi taşraya devretmiyor.
Kendince haklı gerekçeleri olabilir.
Ancak, bürokratik oligarşinin elindeki gücü başkalarıyla paylaşma konusundaki direnci kırılamıyor.
Bölünme endişesiyle Ankara’nın bunda uzunca süredir direndiğini biliyoruz.
Fakat, Batı’daki belediye başkanlarının hemşehrilerine daha hızlı ve daha fazla hizmet götürebilme adına eğitim, sağlık, güvenlik, trafik, kültür, turizm gibi alanlarda Başkent’in elindeki yetkilerin kendilerine devrini istiyorlar.
Buna en son örnek olarak, haftasonu Uludağ’da toplanan Marmara ve Boğazları Belediyeler Birliği’ne üye başkanların yaptığı çağrıyı gösterebiliriz.
Davet üzerine biz de o zirveyi izledik.
Birlik Başkanlığı’nı Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe yapıyor.
Ağaoğlu Otel’de 50 dolayında belediye başkanının hislerine tercüman olan Altepe’nin Ankara’ya yaptığı şu gönderme çok önemli.
“Altının değerini sarraf bilir, kentlerin değerini de belediye başkanları.”
Masa başından kentler üzerinde ahkâm kesenlerin, Türkiye’nin şehirlerini nasıl geri bıraktıkları ve bürokrasinin oyuncağı yaptıklarını son 30 yıldır bir gazeteci olarak biz de yakından izliyoruz.
Bizde bir atasözü vardır.
Lafın tamamını anlatmaya gerek yok.
Daha başka nasıl dillendirilebilir ki?
Başkan buna şu örneği verdi.
Turizm alanındaki bazı yetkilerin belediyelere devri sonrası Bursa’nın UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girdiğini söyledi.
Ankara’ya bir de uyarı yaptı.
“İstiyoruz ki, batı ülkeleri gibi yetkiler bize şimdi verilsin. Demirperde ülkelerindeki gibi sistem çökünce vermeyin.”
Başkan, dayanışmanın önemine dikkat çekerken de Bosna Hersek’te meydana gelen sel felaketinde Marmara ve Boğazları Belediyeler Birliği’nin bu ülkeyi 15 bölgeye ayırıp, üye belediyeler aracılığıyla 86 TIR yardım malzemesi ulaştırdığının altını çizdi.
Bir şey dikkatimiz çekti.
Seçimlerin iki kez tekrarlandığı komşu Yalova’nın CHP’li Belediye Başkanı Vefa Salman, Altepe’ye sürpriz yaptı.
İki adet fincan ve bir İznik vazosundan oluşan hediye sunarken, “Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı varmış, biz iki fincan hediye ediyoruz ki, 80 yıl hatırı olsun” dedi ve salonu gülümsetti.
Altepe’nin konuşmasının ardından Finans Uzmanı Özlem Denizmen başkanlara sunum yaptı. Ali Saydam’ın sunumu ise başkanlara iletişim teknikleri üzerine kurguluydu.
Uludağ’daki Başkanlar zirvesinin ana teması yetki devri talebiydi.
Onlar ne kadar isterse istesin, Başkent’in derin bürokrasisi, siyasetçileri bir şekilde etkileyip, yetki devrini önlemek için gereğini yapacaktır.
Eminiz, başka bir zirvede de bu konu gündemden düşmeyecektir.
MBBB’nin yeni bir yayını organını da gördük.
Şehir ve Toplum.
Kentler üzerinde yazıp, çizecek bir şeyi olan uzmanlar için içeriği dolu bir süreli yayın.
Umarız uzun soluklu olur.
Uludağ’daki bir gözlemimizi de aktaralım.
Uludağ, Başkent’ten Orman Genel Müdürü’nün yöneteceği bir yer değil.
İletişimci Saydam da turizm bölgesinin Orman Genel Müdürlüğü’nce yönetilmesini fena biçimde alaya aldı.
Bırakın bu işi yereldeki yetkililer üstlensin.
Siz sadece para gönderin.
Yıllardır Ankara’dan Uludağ’ın bir otopark sorununu bile çözemediniz.
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Altepe boşuna dememiş.
Uludağ gerçekten 400 kilometre öteden yönetilecek bir yer değil.