Niyazi Pakyürek
Niyazi Pakyürek

1982 Danışma Meclisi’nde cumhurbaşkanlığı seçimi tartışılmıştı

Köşe Yazısını Dinle

1982 Danışma Meclisi’nde cumhurbaşkanını halkın mı, parlamentonun mu seçeceği, konusunda yapılan tartışmanın önemli bir boyutu da jeopolitik ile ilgili olarak öne sürülmüştür. Anayasa Komisyonu Başkanı sıfatıyla Prof. Dr. Orhan Aldıkaçtı, parlamenter sistem içinde devlet başkanının yeri ve rolü üzerindeki uzun konuşmasının sonunda, cumhurbaşkanını halkın seçmesine niçin karşı çıktığına jeopolitik bir gerekçe göstermiştir:

“Tabiidir ki komisyonda konuyu etrafıyla tartıştık ve özellikle memleketimizin içinde bulunduğu jeopolitik durum, memleketimizdeki bölücülük akımlarının, bu bölücülük akımlarının bir gün devlet başkanı seçiminde mıntıkalarından gösterilecek bir adayın etrafında kilitlenmelerinin ne gibi sorunlara yol açacağını düşündük ve bundan dolayıdır ki, Milli olan, “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” diye verilen oyların yekununun, verilen oylardan çıkacak sonucun milleti temsil ettiği felsefesine en yakın gelebilecek olan devlet başkanının parlamento tarafından yine seçilmeye devam etmesini bizim için en faydalı yol olarak gördük, değerlendirdik ve sizlere sunduk.”

Prof. Aldıkaçtı’nın bu görüşüne Danışma Meclisi’nde, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi tezini diğer bir üye Prof. Beşir Hamitoğulları’ndan yanıt gelmiştir. Cumhurbaşkanı seçimi konusunda karşıt tezleri savunan iki üniversite hocası şöyle tartışmışlardır:

“Beşir Hatimoğulları: Üçüncü ve son soruya geliyorum. Değerli başkanımızın ( Aldıkaçtı’yı kastediyor) zabıtlara geçen ve bana son derece üzüntü veren bir sözüyle de ilgilidir, konuyla da ilgilidir: Cumhurbaşkanının milli iradeden gücünü almasının yaratabileceği olumlu neticelere rağmen, eğer halka bırakılırsa, Türkiye’nin ( gerçekte hafifleterek söylüyorum)…

“Başkan: Sayın Hamitoğulları , çok rica ediyorum, yalnız soru; yorum yok efendim. Lütfediniz efendim.

“Beşir Hamitoğulları: Son efendim, Türkiye’de Milli birlik ve bütünlüğünden şüphe eder tarzda bir beyan ortaya koydular. Ben bunu reddediyorum. Çünkü ayni tehlike milletvekili seçiminde de vardır. Bu olduğu taktirde bu tehlike kesinlikle varit değildir. Türkiye’nin var olan Milli birlik ve bütünlüğü böylesi bir ihtimali bile düşünceler getirmemelidir. Aynı tehlike, eğer kani iseler, milletvekili seçiminde de yansımayacak mıdır ve aynı tehlike meclislere de gelmeyecek midir efendim?”( Prof. Dr. Hikmet Özdemir. Atatürk’ten Günümüze Cumhurbaşkanı Seçimleri. Remzi Kitap..

Konsey Başkanı Kenan Evren de cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini arzu etmişse de bu gerçekleşmemiştir.

Bu tartışmaların yapıldığı günden bu yana 40 yıl geçti. Danışma Meclisi’nde ortaya konan her iki tezle de Türkiye karşılaştı. Cumhurbaşkanlığı adaylığında parlatılan aday düşük seviyede oy alarak elendi sıkıntı çekilmedi ancak Milletvekili seçimlerinde Meclise bölücülerin talimatıyla tespit edilip seçilen milletvekilleri oldu. Bu kadarla kalmadı, siyasi rekabetin düşmanlığa dönüştüğü bu dönemde talimatla Meclis’e gelenler ciddi manada Meclis içi ve dışından yandaş, ortak buldular.

Türkiye’nin Meclis tarihinde görülmediği kadar bugün Meclis Milletvekili fezlekeleriyle dolu. Beşir Hamitoğulları’nın tezi doğru çıktı.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X