Niyazi Pakyürek
Niyazi Pakyürek
E-Posta: [email protected] YAZARIN TÜM YAZILARI

Açıkgöz ve Uyanık

Köşe Yazısını Dinle

“Açıkgöz çok, uyanık yok!” Nefis hali, nefes alma ya da doyma ihtiyacımız yahut bunların da özü olan hayatı devam ettirme mücadelemiz gibi, içgüdüsel davranışların toplam tablosudur.

İyi yorumlanırsa, akla bağlı sandığımız tüm dünyevi hareket ve kararlarımız bile aslında içgüdüsel etkilerden güç alır. Bütün nefse ilişkin yaşamın, hayatı koruma ve çoğalma içgüdüsüne bağlandığı modern teorileri hatırlayın. Nesillerimiz boyunca devam edeceğimize, hatta hatta, hiç mi hiç ölmeyeceğimize dayanan gizli inancımız ‘ yaşamı koruma’ içgüdüsünün emrinde değil mi?

Beğenilme ve yükselme uğrundaki tüm didinmeleri çoğalma içgüdüsüne, yani cinsel içgüdüye, ve hatta cinsel içgüdüyü bile gizli inancımıza, yaşamı devam ettirme içgüdüsüne indirgeyemez miyiz? İşte, Adem’in bu içgüdü alemini çevremizde gösteren simgeler: Hayvanlar! Hayvanlar, Adem’in nefis halinin çeşitli görünümleridirler: Farede o kemiren sinsiliğimizi, kedide vefasızlığımızı, devede bakışa göre kâh sabrı, kâh kini, aslanda gururumuzu seyrederiz. Hatta teker teker bu hayvanların her birinin bilimsel araştırmalar sonucu saptanan hareketleri bile önemli değil: Önemli olan, o hayvanların görmek istediğimiz özellikleridir! Tilki isterse binbir test sonucu en ahmak hayvan alan edilsin, hiç değişmez: Tilki, bizim açıkgöz halimizdir. Bir içgüdüsel tarafımızın yalın görünümüdür. ( Kafamızda kırk tilki dolaşır!)

Hayvanların birbiriyle mücadelesi, Adem’in, bizim hepimizin, binbir karakter uyuşmazlığı içinde, birbirimizle mücadelemizden( yani diğer bir tasavvuf bakışıyla esma’nın birbiriyle çekişmesinden) başka bir şeyin simgesi değildir. Şu dünya hayatını hareketliliği ile çekici ve güzel yapan, seyredilir ve yudumlanır kılan da bu mücadeledir: Tasavvufun hikmetleri adım adım tanıyan yolcusu bunu şöyle ifade eder: Tavşana kaç, tazıya tut! ( Yani zıt menfaatlerin ilahi denge içinde korunmasından doğan düzen!)

Olaya bu hikmet gözlüğüyle bakınca, açıkgöz davranışların, o binbir hesapla planlamaların, seyredene verdiği ilahi neş’eye hangi keyif erişebilir? Farzedin ki, bir tilkinin tavuk kümesine kurnazca yaklaşmasını seyrediyorsunuz ve yolu üzerindeki kapanı, kapanın gerisindeki post avcısını, post avcısını kandırmayı bekleyen kürkçüyü, kürkçüye gidebilmek için işvesini kullanan dilberi, o dilber için çeşitli oyunlarla para kazanmaya uğraşan madrabazı, madrabazın peşindeki adaleti hep aynı anda görebilmektesiniz. Mutlak, ama mutlak, genel sistemin çarkı içinde, madrabazla tilkiyi birbiriyle aynı eylersiniz. Çünkü aynı yörüngededirler, aynı işi görürler.

Ama uyanık olan, hikmet seyri içinde açıkça görür ki, Adem’in kurnazca hazırladığı oyuna gelen, gene Adem’dir. Şu basit örneği verelim: Rakip güce karşı nükleer bir silahı keşfeden bir süper devlet, gün gelir, aynı nükleer silahla tehdit edilir.

Tasavvuf hikmetlerine  aşina halkımızın dilindeki söz ne güzeldir: Kuyu kazacaksan boyuna göre kaz, içine kendin düşeceksin!

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X