Balkanlar’da çekilen acı ve yaşanılan mezalim yetmezmiş gibi yaşanan acılar, Avrupa basını tarafından Türkler aleyhine çevirip, katliamı Türkler yapıyor yalanıyla dünya kandırılmıştı. Hemen söyleyeyim; Avrupa dün ne idiyse bugün de aynıdır, Avrupa hayranlarına duyurulur.
Justin Mccharthy, 1821-1922 yılları arasında yaklaşık beş buçuk milyon Müslüman’ın Avrupa’dan sürüldüğünü ve beş milyondan fazlasının öldürüldüğünü yada kaçarken hastalık veya açlıktan öldüğünü tahmin etmektedir.
1830’lu yıllarda Sırp ve Yunanlıların bağımsızlığı kazanmalarının 1877-78 yıllarında 93 harbinin 1912- 1913 yıllarında Balkan Savaşlarının, I. Dünya Savaşı ve sonrasında Ermeni isyanları ve çeteleri ile Türk Kurtuluş Savaşı sırasında Anadolu’nun Yunanistan tarafından işgali sonunda meydana geldi.
Michael Maun, 1914 Carnegic Entawmeut raporunda bu eylemlerin Avrupa’da daha önce görülme miş muazzam ölçüde cani etnik temizlik olarak tanımlandığını aktarmaktadır. 1697 yılında Avusturya İmparatorluk ordusunun Üsküp’ü işgal edip yakmasıyla başlayan mezalim, 1821 Yunan ayaklanması ile “ Ulusal bağımsızlığı sağlamak uğruna, kendi içinde birlik gösteren bir ulus yaratmak amacıyla engel gördükleri Türkleri yok etmeyi” Balkanlarda daha sonraki ayaklanmalar için bir model haline geldi. ( Yeni Türkiye Dergisi- Rumeli Balkan Özel Sayı. Süheyl Çobanoğlu. E.Albay)
1702’de Karadağ’ın bağımsızlığını ilk adımı sayılan Müslümanların kılıçtan geçirilmesi. 1774’te Kırım’ın kaybedilmesiyle 1800’lere kadar beş yüz bine yakın insan Rumeli ve Anadolu’ya göç ediyordu. 1804 Sırp ayaklanmasında da Müslüman çiftlik sahipleri ve sipahilerin tamamının bir anda öldürülmesi.
1806- 1812 arasında Sırp, Hırvat, Rum ve Bulgarların mezalimi neticesinde iki yüz bin civarında Müslüman muhacir oldu. 1821 Eflak’ta İpsilanti ayaklanmasının Müslüman kıyımı ile başlaması. 1828- 1839 Osmanlı Rus savaşında Müslüman yerli halka yapılan mezalim sonucu Varna’dan Edirne ve Çorlu’ya kadar büyük bir göç dalgası yaratmıştı. 1856-1865 Kırım Savaşı sonrası iki milyondan fazla göçmen in gelmesine yol açmıştı.
1866 Girit isyanında, 1876 Bulgar isyanında, 1877-78 (93) savaşında Rus’lar Türk köylüleri arasında dehşet salarak yurtlarından kaçmalarını sağlamak için “toplu imha” yolunu tercih etmişlerdir. Böylece 1.253.500 kişi göç etmek zorunda kalmış, 261.937 kişinin katledildiği buda Müslüman nüfusunun % 17’si demektir korkunç bir soykırımdır.
1903 Makedonya eylemlerinde katliamlar devam etmiştir. 1912-13 Balkan Savaşlarında da etnik temizlik adına Türk ve Müslümanlara karşı soykırım yapılarak 632.408 kişinin katledildiği 812.271 kişinin Türkiye’ye göç etmek zorunda bırakıldığı bilinen bir gerçektir. Son olarak 1992-85 yılları arasında yaşanan “ Saraybosna Savaşı”.
Osmanlılar için 1912-13 Balkan Harpleri sonucunda Balkanlar’dan hiç yaşamamışçasına hiç kök salmamışçasına sökülüp atılmanın siyasi, insani ve toplumsal sonuçları tek kelimeyle korkunç olmuştur. Yüz binlerce sivil dahil, bir buçuk milyon kişinin Balkan Harplerinde yaşamlarını, nesillerin geleceklerini yitirmiş olması bir yana, katliamlar eşliğinde ve olabilecek en zavallı, en çaresiz hallerde İstanbul ve Anadolu’ya ulaşan, kolera ve salgın hastalıklarda yitip giden askerler ve göçmenlerin içler acısı görüntülerde simgeleşen ağır toplumsal yara,şuuraltına itilmiş olsa da var olmaya devam ediyor.