Niyazi Pakyürek
Niyazi Pakyürek

Eğitim ve meditasyon

Uygarlık eğitir, kültür aydınlatır. Biri öğrenmeyi, diğeri meditasyonu, düşünmeyi ister. Tefekkür, meditasyon, insanın kendi kendini ve dünyadaki yerini tanımak üzere sarfettiği iç çaba; öğrenmek, tahsil etmek ise, gerçekler ve gerçekler arasındaki münasebetler hakkında bilgi toplamaktan ibaret apayrı bir faaliyettir.

Meditasyon, hikmete, uysallığa, huzura götürür. Sırlara dönüklük, herhangi bir dini, ahlâki veya sanatla ilgili gerçeği idrak etmek maksadıyla kendi içinde dalmak demektir… Buna karşı öğrenme, tabiate dönüklük demektir. Gayesi varoluşun şartlarını öğrenmek ve değiştirmektir. İlim; müşahede, tahlil, teşrih, tecrübe, tetkik, tatbik eder; tefekkürün mânâsı ise sırf marifettir.

Bugün nasıl çok öğreniliyor, tekrarlanıyor ve ilim dallarındaki gelişme takip ediliyorsa, bir zamanlar da çok tefekkür ediliyordu.” Laputa’lı bilgeler tefekküre dalarak kendilerini sorularla rahatsız edenleri fark etmiyor, duymuyorlardı bile.” Buddha hakkındaki menkıbelerde anlatılır ki, aydınlanmasından önce nehir kenarında üç gün üç geceyi tefekkür içinde geçirmiş ve bunun farkına dahi varmamıştır.

Avrupa uygarlığının öncüsü olan Galile’yi hayatı boyunca cisimlerin düşmesi meselesi uğraştırdı; Tolstoy ise hayatında hep insanı ve onun kaderini düşünüyordu. Buddha, Sokrates, Seneka, Gazali, Rûmi, Firdevsi, Shakespeare, Dostoyevski, Hugo da öylece derin derin düşünmek ve alemlerini içten temaşa etmek ve tanımak mecburiyetini duydular.

Tefekkür etmek ve öğrenmek birbirinden ayrı iki değişik faaliyettir. Bunlardan ilki mesela, Beethoven’ı Dokuzuncu Senfoni’yi yazmaya; öteki ise, Newton’u yerçekimi kanununu keşfetmeğe sevketmişti. Tefekkürle eğitim arasındaki zıddiyete, insan ile dünya, ruh ile zihin veya kültür ile uygarlık arasındaki zıddiyet bir daha tekrarlanmaktadır.

Dikkatli bir nazarla meditasyon zekânın bir fonksiyonu değildir. Yeni bir makine tipini dizayn eden veya bir köprü veya başka bir yapıtın projesini kafasından geçiren bir ilim adamı bunu yaparken meditasyon yapmaz. O düşünür, araştırır, gözden geçirir, karşılaştırır; bunlar ise ne tek tek, ne de hepsi beraber, meditasyon değildir. Meditasyon yapan inzivaya çekilmiş kişi, şair, filozof, sanatkârdır.

Bu itibarla meditasyon haddizatında dini bir faaliyettir. Aristoteles için akıl ile düşünce arasında ki fark, insani ve ilahi arasındaki farktır. Budizm’de dini ayin bir tefekkürden ibarettir, o kadar. Hıristiyanlıkta ise “ kontaplatif tarikatler” vardır, ki gayet normaldir. Spinoza kontaplasyondan ahlâkın en yüksek şekli ve aynı zamanda en yüce gayesi olarak bahsediyor.

Eğitim kendi başına insanları terbiye etmez; onları daha serbest, daha iyi, daha insani kılmaz, fakat daha kabiliyetli, daha verimli, topluma daha faydalı yapar. Ama dikkat!

Tarihin gösterdiği gibi tahsilli insanlar ve milletler kötüye alet olarak kullanılabilirler ve bu işlerde geri kalmış olanlardan daha müessir olurlar. Emperyalizmin tarihi, medeni milletlerin, hürriyetlerini müdafaa eden geri kalmış milletlere karşı, haksız ezme ve imha harpleri ile ilgili malumatla doludur. İstilacıların uygar olması gaye ve metotları bakımından herhangi bir şekilde müsbet bir tesir icra etmemiştir.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X