Niyazi Pakyürek
Niyazi Pakyürek

Gerçek Bir Hikaye

İkinci Dünya Savaşında, Almanya, İtalya ve Bulgaristan ittifak halindeydiler ve Yugoslavya bu güçler tarafından işgal edilmişti. O sıralar babam on, halam sekiz yaşında.

Bir gün köy gece vakti sabaha karşı Bulgar askerleri tarafından çevrilmiş. Dedem köy camiinin imamı. Sabah ezanını okumak üzere hazırlanıyor, camiye gidecek. Dedemin annesi, ninem,kardeşleri camiye gitmemesi için ısrar ediyorlar ama o dinlemiyor ve camiye gidiyor.

Camiye varır varmaz askerler önünü kesiyor ve “ bütün köyü cami meydanına toplaması için” talimat veriyorlar. Dedem bu saatte böyle bir şeyin mümkün olamayacağını söylüyorsa da dinletemiyor.Askerler sakalını tek tek yolmaya başlıyorlar, eziyet ediyorlar. Gün ışımaya başlayınca askerler köy içine dağılıyorlar ve erkeklerin cami meydanında yarım saat içinde toplanmasını aksi halde bütün köyü yakacaklarını söylüyorlar.

Köylüler cami meydanında toplanıyorlar. Tek sıra dizilen köylülerden et, ekmek, yağ, bal gibi gıda maddesi ve altın istiyorlar, itiraz edenleri sopa ile sırtlarına vurarak bayılana kadar dövüyorlar. Bir kısım asker evlere girmeye başlamış bile. Bizimkilerin evine geldiklerinde ninem, babam ve halamla evin alt katında bahçede korku içinde bir köşede sinerken, asker sert bir ifadeyle üst kata çıkmalarını  evi yakacaklarını söylüyor . İstemeyerek, ağlayarak merdivenleri çıkmaya başlıyorlar. Evin alt katında kiler,ahır ve samanlık var. Ahşap binanın samanlığından ateşi vererek yakacaklar. Babam ve halam ninemin ayaklarına sarılarak ağlıyorlar.

Babam,” her ne olduysa  epey bir zaman geçmesine rağmen yanan bir şey yok. Biz korkudan titreyerek çardağın bir köşesinde annemin kucağına sarılmış tir tir titriyoruz.” Onlar o halde iken dedem geliyor “ hepimiz kurtulduk” diyor.

Kurtulmuştuk ama nasıl? Ya bir daha gelirlerse halimiz ne olur? Evin avlusunda dedemin kardeşleri  eşleri ve çocukları toplandık yaşadığımız şeyi ve nasıl kurtulduğumuzu anlamaya çalışıyoruz. Dedem “bu kurtuluşumuzu, Sadığın Kamberi sağladı” demiş.

Sadığın Kamberi komşu köyden- annemin köyü olur- becerikli, cesur, mukallit biriydi. 60’lı yıllarda Türkiye’ye bizim mahallede oturan bir akrabasını ziyarete gelmişti . Dedem beni de alarak hoş geldin ziyaretine gitmiştik.  Gecenin geç saatlerine kadar Kamber amcayı dinlemiş gülmekten yorulmuştuk. İki yıl Rusya’da esir kalmış, orada bir evlilik yapmış, sonra Polonya’ya gitmiş orada da evlenmiş ve yıllar sonra memleketi Üsküp’e dönmüş. Kamber amca müthiş bir adamdı. Kamber amca, Rusya’da  evlendim. Papaza nikahı kıyarken banim için” bu bizden değilmiş” dedi ama nikahı kıydı diye gülerek anlatırdı.

Bulgar askerlerin bizim köyü kuşattığını görünce gecenin geç vakitlerinde, tarlalardan kimseye görünmeden şehre inmiş, yolda gördüğü iki Alman askerine durumu anlatmış, Askerler sepetli motorsikletine binerek hemen bizim köyün yolunu tutmuş, köy meydanındaki durumu görünce kalabalık olan Bulgar askerlerini içtimaya çekmişler, bağırıp çağırmışlar, uygun adım yürüyüş koluyla istikamet şehir merkezine doğru gitmişler. Bulgar askerleri Alman askerlerinden çok çekinirlermiş.

Köy meydanında olaya şahit olan dedem, iki Alman askeri bir takım Bulgar askerini azarlayıp önlerine kattılar diyor.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X