Niyazi Pakyürek
Niyazi Pakyürek

Haset – Kibir- Riya

Köşe Yazısını Dinle

Haset, kıskançlık ve çekememezlik demektir. Haset olanlar, kızdığı ve kin tuttuğu kimseleri kıskanır. Onların iyiliğini istemez,her daim kötülük ve felaketini arzular. Haset edenin zararı çoğunlukla kendisine dokunur ancak peşinden sürüklediği insanlara da zarar verir.

Kibir/ Kendini beğenme de çok kötü bir hastalıktır. Kibir, insanın kendini başkalarından üstün görmesidir. Kibirli kimse başkalarını kendisinden aşağı görür ve onlara hizmetçi gözüyle bakar. Hep ayrıcalıklı olmak ister, herkesten saygı bekler, ama başkalarına saygı duyma gereğini duymaz. Bu öfkeli bir tiptir ve sürekli başkalarını eleştirip çekiştirir. Kendisine yönelik hiçbir eleştiriyi kabullenmez. Haset ve kibir kalp arızasıdır ki her türlü yalan ve iftiranın kaynağını teşkil eder.

Kıssadan hisse: Bir padişahın yanında bir adam vardı. Her gün kalkar ve padişaha: “ İyilik yapanlara iyilik yap. Çünkü kötülük yapanlara kendi kötülükleri yeter.” derdi. Padişah bunun için ona çok değer verirdi.

Biri ona haset etti ve padişaha giderek,’ Padişahım o adam, senin ağzının fena koktuğunu söylüyor’ dedi. Padişah,’ bunu ispat edebilir misin?’ deyince, ‘Onu yanına çağırdığın zaman, eliyle burnunu tutar ve nefes almamaya çalışır’ dedi. Sonra padişahın yanından ayrıldı ve adamı evine davet ederek bol sarımsaklı yemekler yedirdi. Davetten sonra padişah adamı çağırttı. Adam padişahın huzuruna çıkınca, onu rahatsız etmemek için elini ağzına götürdü. Padişah düzenbaz adamın doğru söylediğini sandı. Hemen idam fermanını hazırlayıp mühürledi ve adamın eline verdi.

Meraktan çatlayan hasetçi hemen onu kapıda karşıladı ve ne olduğunu sordu. Hiçbir şeyden haberi olmayan adam,’ herhalde padişah bana bir ödül belgesi yazdı’ dedi. Hasetçi, ‘Sen her zaman padişahın ikramına mazhar oluyorsun, ne olur bunu bana ver!’ deyince adam onu kıramadı ve belgeyi ona verdi. Belgeyi alan hasetçi sevinçle görevli memura gidip gösterdi ve ödülünü almak istedi. Buna gülen görevli ‘ Burada senin öldürüleceğin ve derinin yüzüleceği söyleniyor.’ dedi. Adam ‘ Bu, aslında başkası için yazılmıştı, inanmazsanız padişaha gidip soralım’ dediyse de sözünü dinletemedi ve canından oldu.

Adam, ertesi gün, her zamanki görevini yerine getirmek üzere padişahın huzuruna çıktı ve ona aynı sözü söyledi. Padişah şaşırarak ‘kâğıdı ne yaptın’ deyince,’ Filan kimse benden istedi, ona hediye ettim.’ dedi. Padişah,’ O senin için benim hakkımda şöyle, şöyle söylemişsin demişti’ deyince,’ Hayır ben öyle bir şey söylemedim’ dedi. ‘Elini niye ağzına getirdin?’ deyince ise durumu anlattı. Meselenin aslını öğrenen padişah ‘Bundan böyle sen hep bu sözü söylemeye devam et’ dedi.

Riya/ Gösteriş, iki yüzlülük ve gösteriş anlamına gelir. Hz. Ali’nin ifadesiyle; riyakâr kimse yalnızken tembel olur. İnsanlar arasında iken daha çalışkan ve gayretli görünür. Övülüp takdir edildiği müddetçe gayretli görüntüsünü muhafaza eder. Hased, kibir, riya sahibi kimseler gayri samimidir. Bunların dünyaları yalan, iftira, kötülemek, yok saymak üzerine kuruludur. Her şeyi algı üzerinden yürütürler, vefa duyguları yoktur.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X