Niyazi Pakyürek
Niyazi Pakyürek

Karanlık bir dönemin adı: 28 Şubat

22 yıl önce bugün (bu yazıyı yazdım) 28 Şubat 1997, Türkiye’ye siyasi, ekonomik, sosyolojik bir darbe indirildi. Bu darbe de şüphesiz diğer darbelerde olduğu gibi bir Amerikan projesidir.

“Demokrasiye tanklarla balans ayarı” yapan askerler sadece hesaplaşmanın aparatıydı. Ne idi bu hesaplaşma? Bu hesaplaşma, ABD’nin stratejik ortağı olan Türkiye’nin ABD çıkarlarını öncelemesi, yani kendi çıkarlarını ABD çıkarlarının önüne çıkarmamasıydı.

Darbeyi yapan askerler ve onlara destek olan yazılı ve görüntülü medya ile iş aleminden, sendikalardan, sivil toplum örgütünden bazılarının bir araya gelmesiyle gerçekleşen bu karanlık döneme “post modern” darbe adını verdiler. Bu dönemin figüranlığını, Müslim Gündüz, Fadime Şahin ve Ali Kalkancı üstlenmişti. Ana aktörlerin içinde zaman zaman ortaya çıkan Fetö vardı. Daha sonra anlaşılacağı üzere bu işten en kârlı çıkanlardan olmuştu Fetö.

Zira o karanlık dönem Türkiye’nin siyasetini, ekonomisini, sosyolojisini tarumar etti. Ekonomik yönden yapılan kabataslak tahminlerde darbenin ülkeye maliyeti 65 milyar dolar olmuştu. Bence bu çok daha fazladır. Çünkü süreç 1997’den 2002’ye kadar çok net sürmüştü.

28 Şubat sürecinin etkileri yıkıcı oldu. Meslekten atılanlar, okuldan kovulanlar, kapatılan vakıflar, kurslar vs. Bu dönemde:

Eşi başörtülü diye ordudan 1637 subay ihraç edildi. 1100 öğretmene istifa ettirildi. 3527 öğretmen görevden alındı. 1732 Kur’an kursu 21 vakıf kapatıldı.

28 Şubat arifesinde, sadece Ocak 1997’de ve sadece Cumhuriyet gazetesinin arşivine bakarak bu işin içeriden basın tarafından nasıl körüklendiğini anlamaya yeter. Birkaç örnek:

“Susurluk kazasıyla ortaya çıkan çeteler Türkiye’yi kuşatan tarikatlar ve bu olup bitenler karşısında tepkisiz, vurdumduymaz bir çoğunluk. (Hikmet Çetinkaya, 10.01.1997)

“Türkçe ezanı Arabın yâlellisine döndürüyor yetmiyor, ne kadar kara yobaz tarikat şeyhi varsa sarmaş dolaş oluyor yetmiyor…” (Dinç Tayanç, 26.01. 1997)

“İnsanımızı yurttaşlıktan soyutlayıp, ümmetin kulu, tarikatın müridi ve erkeğin kölesi yaparak mı çağdaş demokrasiyi kuracağız. (İlhan Selçuk. 14.01.1997)

“Bu iş tekke fuhuşuna imam nikâhı adı altında küçük kızları kandırmaya benzemez. (M. Gezen, 26.01.1997)

Diğer gazete ve televizyon kanallarında bunlara benzer çok şeyler yazıldı çizildi,söylendi. Bir subay Başbakan Erbakan’a aleni küfür etti. İş dünyasından, siyaset dünyasından, sendikaların içinde bulunduğu beşli çeteden, kimi üniversite yöneticilerinden öyle şeyler söylendi ki akla zarar. Yerimiz onları aktarmaya imkân vermiyor.Ve bu karanlık dönemde imam hatip ve meslek liseleri üniversiteye giremiyecek dereceye düşürülünce Fetö’nün okulları ve kursları alabildiğine gelişti. Sonuç 15 Temmuz darbesiyle müşahede edildi. Başta FETÖ olmak üzere  bazı aklıevveller 15 Temmuz’a kontrollü darbe dese de.

Mehmet Akif ne demişti: kıssadan hisse çıkarsak mı ne dersin asım!

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X