Niyazi Pakyürek
Niyazi Pakyürek
E-Posta: [email protected] YAZARIN TÜM YAZILARI

Kültürel yozlaşmalar

İnsanlık herhalde son bir asırdır yaşadığı savrulmaları, geçmiş hiçbir dönemde yaşamadı. Bu öyle bir savrulma ki uygar hayatın dış görüntüsü konfor, iç görüntüsü ise manasızlıktır.

Kültürün yozlaşması toplumu oluşturan bireyleri defolu hale getiriyor. Böylesi toplumda herkes çok bilir, kişi her zaman kendisi haklıdır, hakkı yenen odur vs vs. Herhangi bir mahalle kahvesinde bir saat oturun en çok konuşulan iki şeye şahit olacaksanız: Politika ve ekonomi.

Politikada sadece siyasi partilerin genel başkanları ana malzemedir ve bunlar kimine göre iyi iken diğerine kötüdür. Ekonomide ana konu domates, biber,soğan, patlıcan pahalılığı bir de emekli maaşlarının yetersizliği. Gençlerin bir araya geldiği masalarda ise iskambil oynanır yüksek sesle bol miktarda futbol konuşulur ve bol miktarda küfürler edilir. Cami avlusunda oturanların konusu ise genelde dindir. Dinle alakası olmayan ne varsa din adına konuşulur. Bütün gün namaz vakitlerini bekleyerek cami avlusunda vakit öldürenlerle, işsiz güçsüz zamanlarını kahvede geçirenlerin hali en hafifinden budur.

Bir düşünür diyor ki; “Kültürün hamili insandır; uygarlığın hamili ise toplumdur.”

Yani kültürü yüklenen insan, beslendiği kültüre göre ya uygarlığı yükselir ya da geriye düşer. Uygarlık eğitir, kültür aydınlatır. Biri öğrenmeyi, diğeri meditasyonu, düşünmeyi ister.

Her kültürün faili, fert şahsiyet, “bir daha eşi bulunmayan ferdiyet” olarak insandır. Kitle kültürünün öznesi ( veya nesnesi) topluluk kitle veya “insan kitle”dir. İnsanın ruhu, kitlenin ise sadece ihtiyaçları vardır. Onun için her kültür insanın yücelmesi, mükemmelleşmesi, “kitle kültürü” ise ihtiyaçların tatmini demektir.

Kültür insanın yücelmesini sağlıyorsa yozlaşmış kültür aksini icra eder. O halde dikkat edilmesi gereken husus, bireyleri yozlaşmış kültürden çıkarıp bilgiyle donatıp şahsiyet sahibi yapmaktır. İhtiyaçların tatmini ise insan için sonu olmayan bir kovalamaca demektir. Tam manasıyla hiçbir zaman ulaşılamaz ve ulaşmak için yapılacak her hamle insana keder verir. Demek ki huzur için asıl ve mümkün olan insan ruhunun beslenmesidir. İnsanın nefsi hiçbir zaman hiçbir şeyle tatmin olmaz. Kapitalizm bunu keşfettiği için insanı kendine mahkûm etmiştir.

Biz en az iki asırdır kültürel yozlaşma hastalığına yakalanmış ama bunun farkına dahi varmamışız. Bunun üstüne son elli yıldır devamlı erozyona uğrayan aile yapımızı da eklersek bulunduğumuz durum ve geleceğimiz hiç de parlak görünmüyor.

Çıkış yolu güçlü aile yapısından geçiyor. Ama elli yıl evvel olduğu gibi geniş aile yapısına tekrar dönebilir miyiz? Bu çok zor görünüyor ama imkânsız değil.

Bu saatten sonra yapılması gereken mevcut aile yapısını korumaktır. İşe buradan başlanmalıdır. Aileyi olumsuz etkileyen zararlı yayınlardan başlayarak ilk adım atılabilir. Gerisi yavaş yavaş gelir. Bu bir beka meselesidir.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X