Günah, cisimlerin arasındaki mevcut nizama karşı gelmektir. Hayatın insandaki tezahürlerini bozmaya, parçalamaya yahut azaltmaya meyleden her düşünce, her hareket bir günahtır. Komşusuna, rakibine kin duymak bir günahtır, zira kin hem vücudu, hem ruhu yıpratır.
Kusur günaha alışmaktır. Fazilet ise Sokrat’ın öğrettiği gibi sadece iyiliği bilmekten ibaret değildir; fazilet iradeyle meydana gelen bir fiil, hayatın kemmiyet ve keyfiyetini artıran bir alışkanlıktır; şahsiyeti meydana getirir, kuvvetlendirir ve ona canlılık verir.
Ümit, iman, heyecan ve kuvvetlenme arzusu vücuda, tıpkı su buharının türbini harekete getirdiği gibi tesir eder.
Fizyolojik ve zihni faaliyetler “aşk” sayesinde yüksek bir mana kazanırlar. Bütün faziletler şahsiyetini daha yüksek, daha kuvvetli, daha manalı bir varlık haline getirirler. Kötü huylar ise aksine şahsiyeti parçalar ve alçaltır; mesela, tembellik, şüphe, kendine acıma ve keder zihni gelişmeyi sekteye uğratırlar. Gurura, hodbinliğe ve kıskançlığa gelince, bunlar insanı başkalarından ayırarak zihni hamleyi doldurur. Cinsi ifrat, oburluk ve alkolizm de fizyolojik teşevvüşler vasıtasıyla gelişmeye zarar verir.
Bu kötü huylar, hayatın üçlü kanununa açık bir tecavüzdür. Sosyal hayatta da, ferdi hayatta da iyi ile kötü birbirlerinden açıkça ayrılır. Sosyal faziletler olduğu gibi sosyeteye zarar veren kötü huylar da vardır. Sosyal faziletler birliği ve sükuneti temin ederler.
Nezaket, temizlik, ataların yarattıkları toprağa karşı sevgi, müşterek bir din, müşterek bir ideal, cemiyeti ahenkli ve kuvvetli bir topluluk haline getirir. Aksine, nezaketsizlik, dedikoduculuk, iftira ve karşılıklı kin aynı ailenin, aynı köyün, aynı sosyal grubun fertlerini birbirine düşman eder, milleti güçten düşürür ve mahveder.
Günahın mevcudiyetini bilmemezlikten gelmek manasızdır; çünkü günah aslında zararlı olandır. Hayat, bilindiği gibi, kendisine karşı gelenleri er geç yok eder. Hayatın hükümleri beşeri adalet hükümlerine benzemez. Hayat hem kör, hem ileri görüşlüdür. Çok defa asıl suçluya dokunmaz, soyunu cezalandırır. Hayatın cezalandırma kabiliyeti belki ağır faaliyete geçer amma asla dinlemez.
Günah ya iradi ya gayri iradidir. Hayat kanunlarının bilinmemesinden, bu kanunlara itaat kabiliyetsizliğinden yahut cisimler arasında mevcut nizama itaat edilmemesinden meydana gelir. Hareketlerimizin her biri hem ırsiyetimize, hem tahsilimize, hem muhitimizin fiziki, kimyevi yahut fizyolojik tesirlerine, hem alışkanlığımıza, hem de irademize tabidir. Bir adam falanca hareketi yaptığından dolayı ne derece manen mes’ul sayılır? Bunu bilemeyiz. Çünkü hareketlerin sebebini tam olarak bilemeyiz.