Niyazi Pakyürek
Niyazi Pakyürek

Mesihçilik

Mesihçilik ahir zamanda hem tarihin, hem kâinatın yeniden inşasını, baştaki “iyilerin ülkesi”nin sonda yeniden kurulmasını öngörür. Ahirette kurtulanları bekleyen semavi cennetten önce geçici bir arızi cennet tasavvuruna dayalı mesihçi düşüncenin iki ana damarı söz konusudur.

Biri, Zerdüşt-Yahudi-Yunan-Hırıstiyan çizgiyi temsil eden Akdeniz-Garp ekolü, diğeri de Hindu-Budist-Taoist-Konfüçyen öğretilerin oluşturduğu Doğu Asya- Şark ekolü. Akdeniz ve Doğu Asyalı dini kümeler arasında yer alan İslam ( ve Maniheizm) ise her iki kümeyi de çaprazlama keser.( Schwart 1987)

Mesihçilik aynı kaynaktan gelen İbrahimi- tevhidi dinler olarak, Yahudilikten Hırıstiyanlık ve İslama geçmişse de aralarında önemli farklar mevcuttur. Yahudilerin beklediği; kendilerini tekrar Hz. Davud’un altın çağına, dünya hâkimiyetine kavuşturacak, onun soyundan gelme ideal bir kraldır. Onun gelişiyle sürgün sona erecek, Yahudiler gerçek evlerine, Arz-ı Mev’uda dönecek ve Hz. Süleyman’ın kurduğu, M.Ö. 37’de Romalılar tarafından yıkılan mâbed, yeniden inşa edilecektir. (Ammanat 2002:94-7)

Hz.Davud’un yerine kendi soylarından gelen Hz.İsa, evrensel bir adalet ve barış mesajı getirdiği için Yahudiler tarafından reddedilmişti. Hırıstiyanlar ise çarmıha gerildikten sonra ancak zahiren öldüğünü varsaydıkları Hz.İsa’nın ahir zamanda yarım kalan misyonunu tamamlamak, tam zafere ulaşmak üzere döneceğine (ikinci gelişine) inanmaktadırlar. Bu inançlara binyılcı (millenniahism) adı verilmesi ise,Yahudilere göre beklenen Mesih’in kuracağı ilahi devletin kıyametten önce yeryüzünde bin yıl hükümran olacağı, Hırıstiyanlara göre ise Hz. İsa’nın ilk zuhurundan bin yıl sonra döneceği beklentisinden dolayıdır.

“Ahir zaman krallığı” beklentisiyle geçerli tarihin askıya alınmasına yol açan mesihçilik inancı, bütün topluluklarda gerek muhalefet gerekse de iktidar amacıyla çok –yönlü ideolojik işlev görmüştür. Çok eski zamanlardan bu yana bu tür apokaliptik beklentiler sayesinde geleceği önceden haber verme ve olayların akışını kontrol etme eğilimi görülmüştür.(Lewis 1987:56) Tüm dini otoriteler, politik istismara açık bu tür apokaliptik beklentileri toplumsal düzen ve güvenlik üzerindeki muhtemel olumsuz etkileri yüzünden heretik sayarak bastırmaya yönelmiştir. Örneğin, modern Hırıstiyan düşüncesinin kurucusu St. Augustine (354-430) geleceğin bizim için ne sakladığını bilemeyeceğimizi, bu yüzden Mesih beklentisinin ancak ruhun kurtuluşa doğru nihai yolculuğuna ilişkin bir mecaz olarak kullanılması gerektiğini savunarak binyılcılığı reddetmişti.(Kedaurie 1992: 269, amanat 2002:149)

Paul ve üç sinoptik İncil’in vizyonuna göre ahir zamanı hemen başlatmak gerekiyordu. “Ahir zaman” tasavvurundaki bu ihtilaf, ilk devir Hırıstiyanlığna Dört İncil’e kadar geri götürülebilirdi. Paul ve sinoptik İncil’in vizyonuna göre ahir zaman kıyamet öncesi Mesih İsa’nın ikinci gelişiyle başlayacaktı. İsa’nın- birinci-gelişiyle ilahi krallığın yeryüzündeki kuruluş süreci zaten başlamıştı. Dolayısıyla mesihçilik inancının sekülerleşmesi süreci, Rönesans Avrupası’nda bu “gerçekleşmiş eskatoloji” anlayışının yeniden keşfiyle başladı.

Mesihciliğin sekülerleşmesi, aydınlanma döneminde belirginleşti; derine inildiğinde aydınlanma dönemi ilerleme fikri, ebedi kurtuluş idealini dünyevileştiren, cenneti yeryüzüne indiren modern bir mesiyanizmi temsil ediyordu. Daha sonra Batı ve dünya tarihinde çağ açan politik hareketler ve devrimler de temelde bu ütopyadan ilham aldı. Kollektif bir mesihcilik olarak gerçekleşen Fransız Devrimi, W.Wordsworth gibi şairler için yeni bir dünyayı bir yeryüzü cennetini ifade ediyordu.(Kadeurie 1992:270) “Mesih” denen doğa üstü kurtarıcının yerini Napoleon ve Mazzini gibi dünyevi, devrimci kurtarıcılar alacaktır artık.

(Kaynakeser: İslamda Modernleşme- Bedri Gencer.)

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X