Niyazi Pakyürek
Niyazi Pakyürek

Osmanlı öncesi Balkanlar ve Osmanlı’nın Balkanlar’dan çekilişi

Köşe Yazısını Dinle

Osmanlılar, Balkanlar’daki ilerleyişini sürdürürken Balkan nüfusu arasında herhangi bir etnik bilinç yoktu. Osmanlı öncesi bu Balkan mülkleri/ devletçikleri, başka ülkelerden gelip bu toprakları istila etmiş ve buralarda yaşamakta olan büyük Slav toplulukları üzerinde egemenlik kurmuş olan savaşçı gruplar tarafından yaratılmışlardı. Slavlar da buraya dışarıdan göç etmiş ve oradaki nüfusun yerini almış ya da bu nüfusla karışmıştı; Slavlar, yerli İliryalılarla (yerel Dalmaçyalılar ve Arnavutlar), Yunanlılar, Latinler ya da önceki Hun ve Avar akınlarından arta kalan topluluklarla birleşmişlerdi.

Orta Volga bölgesinde yaşayan bir Türk topluluğu olan Asparuklu (İsperik) Bulgarlar, Karadeniz’in batı kıyı bölgelerinde yaşayan Slavlar üzerinde egemenlik kurdular ve böylece sonunda 681 yılında sözde “ilk Bulgar devleti” haline geldiler. Ardından, her ikisi de İran kökenli olduğu iddia edilen Sırplar ve Hırvatlar, Balkanlar’ın kuzeybatı bölgesindeki Slavlar üzerinde egemenlik kurarak (devlet olarak adlandırılabilirlerse) dokuzuncu yüzyılda ilk Sırp mülkünü/ devletçiğini kurdular. Sonunda bu fetihçi topluluklar, çok sayıda kanlı savaştan ve hayli zaman geçtikten sonra yönettikleri halkların içinde eridiler. (Kemal H. Karpat- Balkan Ulusal Devletleri ve Ulusçuluk)

“İkinci Bulgar Devleti” olduğu iddia edilen yapı ise 1186’da kuruldu. Bu siyasal yapının kuruluş nedeni “ulusal” değil maliydi. Modern Bulgar devletinin toprakları, on dördüncü yüzyılda büyük bir halklar karışımına sahne oldu. Bu topluluklarda değişmeden günümüze kalan biri Gagavuzlardır. Gaga vuzlar, II. İzzeddin Keykavus’un, 1260 yılında Orta Asya’daki yurtlarını terk ederek Moğol istilasından kaçan ve Karadeniz boylarına yerleşen Selçuk Türkü unsurlarıydı. Bir süre sonra Ortodoks inancıyla kutsandılar ve Osmanlılar tarafından Hıristiyan olarak görüldüler. Gagavuzlar, Yunanlıların ve Bulgar ların kendilerini eritme çabalarına başarıyla direndiler.

Sırp devletçiği, Stepan Duşan’ın (1331-1455) Bulgarları yenip kendini sonradan “Çar” olarak değiştireceği bir unvan olan “Sırbistan ve Arnavutluk Kralı” olarak ilan edene kadar, bir süre için fiilen Bulgaristan’ın bir parçasıydı. Duşan’dan sonra Sırp devleti bir gece içinde parçalandı, çünkü hiçbir ulusal-etnik- hatta siyasal- özü yoktu. 1389  yılında Kosova’da Türklere yenildiler.

Balkanlar’daki “ulusal” devletler, 1787 Berlin Anlaşması’nın mekanizmalarıyla İngiltere, Fransa, Rusya ve Avusturya tarafından yaratıldılar. Bu ulusların amacı bütünüyle kendi çıkarlarına hizmet etmekti. Anlaşmanın yaptırımlara bağladığı düzenleme savaşın tümünü Osmanlı’nın paylaşılması sonucu ortaya çıkan ganimetin bölüşülmesi üzerine planlanmıştı. Berlin Kongresi, Türklerin geleneksel koruyucusu durumundaki İngiltere’nin kurnazca göz yumması sonucu Rusya’nın Osmanlıları yıkıcı bir yenilgiye uğratmasının ardından toplandı. Ancak Rusya’nın ele geçirdiği bütün toprakları edinebilmesi düşünülemezdi. İtalya bile gecikmiş bir biçimde Osmanlı topraklarından büyük bir parça almak arzusundaydı.

Avrupalı güçlerin aralarındaki savaş salgınına karşı bir aşı olarak tasarlanan Berlin Anlaşması, Balkanlarda süregiden çekşmeler için de ilaç oldu. Makedonyalı bir Ulah olan Nicole Batzaria’nın anılarında  belirttiği gibi,”… çıkarlarının gereklerine göre bir kardeşin Yunanlı, diğerinin ise Bulgar ya da Sırp olduğunu iddia ettiğini görmek için hiç de olağandışı bir durum değildi.” Balkanlar buydu.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X