Niyazi Pakyürek
Niyazi Pakyürek

Siyasi kültürümüzü yanlış bilgiler oluşturuyor

Siyasal kültürümüz merkez- çevre ekseninde oluştu. Merkez, elitler ve bürokrasidir. Çevre halktır, kitlelerdir. CHP merkez solu temsil eder. Yani elitler ve bürokrasi. Merkez sağı DP, AP, ANAP ve AK Parti oluşturdu. Merkez sağ her zaman yenilenme imkânı buldu. Merkez sol hep yerinde saydı. Merkez sol her daim bürokratik ve askeri vesayetle bütünleşti, hâlâ ve ısrarla aynı çizgide devam ediyor. Türkiye’deki çatışma, siyasal şiddet hep merkezden, asker ve bürokrasiden geldi.

Merkez sol, yani CHP, kendini Türkiye’de demokrasinin mimarı görür. Demokrasi söz konusu olacaksa tek yetkili ve etkili olarak kendini görür. Ne de olsa demokrasiyi- çok partili sistemi- CHP getirmişti. Bu tez doğru mu? Değil. Öyle öğretilir ama, değil.

Türkiye çok partili hayata 1908’de geçmiştir. CHP 1925’te çok partili hayata son vermiş tek partili hayatı tercih etmiştir. 1946/1950’de İnönü’nün çok partili hayata geçişi kendi arzusuyla olmamış, San Fransisko konferansının sonucunda gerçekleşmiştir. Bunu bir kenara koyduk.

Türkiye’de uygulanmakta olan demokrasi temsili demokrasidir. Ancak cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesiyle zar zor yürüyen sistem iyice karmaşık hale gelmiştir. Bir taraftan doğrudan halk tarafından seçilen ve anayasanın geniş yetkiler tanıdığı bir cumhurbaşkanı, diğer yandan yine halk tarafından seçilen Parlamento’nun içinden çıkan yürütmeden sorumlu bir başbakan. Bu tablo yönetimde iki başlılık demektir ki yürümesi çok zordur.

Mevcut sistem yönetimde istikrarsızlığı beslemektedir. Siyasi istikrarsızlık beraberinde ekonomik ve sosyal sorunları da getirmektedir. Son on beş yılda bunca atlatılan badirelere rağmen istikrar varsa bunun sonucu sistemden değil bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderlik gücünden geliyor. Şu anda 65’inci hükümet işbaşındadır. Cumhuriyetimizin geçmişi 93 yıl. Yani 93 yılda 65 hükümet kurulmuştur. Bu hesaba göre hükümetlerin ömrü 1,5 yıl bile değildir. Bu tablo Fransa’nın 1958 öncesi durumuna çok benziyor. Fransa 1958 yılında yarı başkanlık sistemine geçmekle bu istikrarsızlığa son vermiş, ancak bugünkü Fransa halini almıştır.

Fransa’da sistem değişikliği tartışılırken bugün bizde olduğu gibi itiraz sesleri yükselmiş ama Charles de Gaulle yeni sisteme geçişi başarmıştır. Türkiye de bu eşiği aşacaktır. 16 Nisan’da yapılacak olan halk oylaması EVET’le neticelenecek ve Türkiye, çok daha istikrarlı, çok daha sağlam bir ülke olarak ebediyete kadar yoluna devam edecektir.

16 Nisan halkoylaması sadece hükümet etme biçimini belirlemeyecek, Türkiye’ye 150 yıldır zorla giydirilen ve dar gelen elbiseden kurtulmasını temin edecektir. Meselenin temel özü budur ve çok önemlidir. Halkoylamasıyla, halk doğrudan hem milletvekillerini hem hükümeti seçecektir. Arzulanan sistemde doğrudan ve tek belirleyici halk olacaktır. Mesele, bütün yetkilerin tek kişide toplanması değil, bilakis kurumların kendi yetkilerinin dışına çıkmasını önleyecek, bürokrasinin keyfiliğine son verecektir.     

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X