Niyazi Pakyürek
Niyazi Pakyürek

Türkiye yeni bir sayfa açmalı

15 Temmuz darbe girişimi nereden ve nasıl bakarsanız bakın Türkiye’yi bölme ve iç savaşa sürükleme hareketidir. Bir üst akla sahiptir ve bu üst aklın devşirdiği hainlerin faaliyetidir. Türkiye 15 Temmuz’da bir Zafer kazanmıştır. Bu zafer için ikinci İstiklal zaferi diyebiliriz.

15 Temmuz kalkışması/darbe girişimi bir günde olmadı. En az altı aylık bir sürecin bir sonucu bu kalkışma ne hikmetse çok gizli kalabildi. Ne Mit Teşkilatı ne Genelkurmay ne de Polis İstihbaratının haberdar olmaması, bu FETÖ’nün ne denli tehlikeli olduğunu gösteriyor.

Bu yapı 1970 yılından beri kurumların içine sızmış ve paralel devlet haline gelmiştir. Bu öyle bir sızma ki devletin en önemli kurumlarını adeta esir almıştır. Orduya baktığımızda komuta kademesinde generallerin yüzde elliden fazlası bu terör örgütünün yanında yer almıştır. Yargı, polis hakeza… Medya, üniversiteler, iş hayatı, okullar, sivil toplum… Ahtapotun zehirli kolları can damarlarımızı kontrol altına almış. Bu konuşulduğu ve yazıldığı kadar basit değil. 15 Temmuz’da başarılı olsalardı Türkiye bölünür ve iç savaşa hızla sürüklenirdi.

Bu büyük tehlike büyük oranda aşıldı. Tamamen bitmiş diyemiyorum zira böyle bir örgütü tasarlayan üst akıl bunu feshetmez. Yarın teröristbaşı Gülen ABD’den ayrılsa, ölse yine de bu örgüt ayakta tutulmak istenecektir, bundan kimse şüphe etmesin.

Türkiye bugüne kadar yaşadığı darbeleri, darbe girişimlerini dikkate alarak yeni bir yapılanma içine girmelidir. Bu zorunludur. Aksi takdirde yeniden bu gibi hadiselerle karşılaşırız. Eğitimden kamu yönetimine, bürokrasiden yargıya, siyasetten medyaya yeniden yapılanmak devletin içine sızmaları önlemek ve arzu edilen demokrasiye ulaşmanın en önemli hamleleridir.

1960 darbesinden bu yana birçok darbe ve darbe girişimini yaşadık. Türkiye bütün enerjisini bu alanda kaybetti. Çünkü darbeler her zaman siyasetten medyaya destek buldu. Medya ve siyasetin dışında yargı, üniversiteler ve sermaye önemli bir oranda her daim darbeleri desteklediler. İşin aslı, sistem darbeleri doğurdu. Son birkaç yıldır yargıdan şikâyet ediyoruz ve çok haklıyız. Ama unutmamak gerekir ki yargı bu ülkede hiçbir zaman olması gereken bir saygınlığa sahip olamadı, olmadı. Uzak geçmişi bir kenara bırakarak yargıya bakacak olursak 1960’ta işlenen yargı garabeti kimi zaman azalarak, kimi zaman çoğalarak günümüze kadar devam edegeldi. Hukuktan söz ederken insan bunları hatırlamadan edemiyor. Bu ülkede işlenen hukuk cinayetleri saymakla bitmez. Bir misal verelim. 1960 darbesi sonucu Başbakan Menderes idam edilmişti. Yargılama safhasında yaşanan hukuk cinayetlerini bir kenara koyalım ama Başbakan Menderes infaz edildikten sonra Menderes’in ailesinden urgan, kefen, sehpa giderleri talep edilmişti.

Şimdi… Bugüne kadar yaşadıklarımızı alt alta, yan yana koyup bütün arızaları ve sebeplerini didik didik etmek ve bir daha aynı olayların yaşanmaması için Türkiye’nin yeniden yapılanmasında bilhassa siyasete çok iş düşüyor. İktidar ve muhalefet kafa kafaya verip en doğrusunu yapmak zorundalar.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X