Ursula K.Le Guin demiş ki: “Yok öyle oturup beklemek, aşk isteyen, kolları sıvayacak. Tıpkı her sabah ekmek pişirip, yoğurt mayalar gibi yine ve yeniden…”
Gulfood fuarı için Dubai’de bu sözü her sabah düşündüm. Kim bilir belki kıştan sonraki sıcak güneşli havasıyla oksitosinim arttı ve umutlanmaya cesaretlendim. Ya da yaklaşık 60 kişilik girişimciyle birlikte yeniden motive oldum.
Türkiye’ye döndüğümde ve ilk iş günümde yenilendiğimi hissettim. Hani mitolojide çok sık bahsedilir, ancak ısrarla da hiç kimsenin çıplak gözle Zümrüdüanka’yı görmediği söylenir ki ben buna hâlâ inanmıyorum !
Uçarken ona henüz rastlayan olmamış. Oysa inandığım görüşe göre; hayattan vazgeçmeyen tüm insanların özellikle kadınların gözünde, evine ekmeğini götürmek için alın teri döken tüm insanların gözünde, iki kez aynı yerde düşse de aynı yerde ayağa kalkıp, yoluna devam edenlerin, yaşama karşı dik duruşunu ısrarla kaybetmeyen tüm girişimcilerin gözündedir, Zümrüdüanka kuşu…
Yazımı yazarken bakıyorum etrafım Zümrüdüanka dolu.. Gökyüzüne bakıyorum hava güneşe yer vermekte kararsız, bulutlara bakıyorum pamuk pamuk kümelenmişler. Bulutlar birbirlerini küme düşürmeye çalışmadan, ayrıştırmadan birbirlerinin gayretlerini önemseyerek etki alanlarını artırmışlar…
Düşünüyorum doğayı anlamaya çalışıp yerçekimiyle inatlaşmadığımızda daha güçlü bir guru ve eğitici yoktur!
Her şeye rağmen her sabah güneşin kararlılığı vazgeçmemeyi göstermiyor mu? Aslında umutlarını, özgürlüklerini ve düşüncelerini bir avuç şekere teslim etmeyip, yalnızlığı dahi göze alıp yaşamı göğüsleyenlerin gözbebeğindeki kanatlar Zümrüdüanka’nın ta kendisidir.
Yıllarca fuarlara omzunda stant malzemesiyle taşınıp hiç ihracat yapmadan dönüp aynı gayretle yine silbaştan yeni bir fuara giren ve mutlaka geri dönüşün olabileceğini düşünüp sabır ve meşakkati destur eden girişimci bu toprakların Zümrüdüanka’sıdır!
Dubai’de çölün ortasındaki tasarımı konuşuyoruz tüm iş insanları; Asya’nın, tüm Ortadoğu’nun lojistik ve ticaret üssü olmasının rastlantısal olmadığını düşünüyoruz.
Her bitki saksısı elverdiği ölçüde, her iş de sektörün izin verdiği normlarda büyüyebilir! Girişimcinin iklimi önünü açacak yapısal reformlardır. Yerli sermayeye verilen önemdir…
Elbette başarının tek bileşeni yok. Ancak tasarım ve dizayn mühendisliği öngörülerini 20-50 yıl sonrasında gelinecek noktayı planlayarak gerçekleştirir. Bir toplumun geleceğini kurgulayabilenler toplumu bir üst lige taşıyabilenlerdir. Sadece topraktan rant sağlamaya uğraşmak da gelecekte bize farklı sıkıntılar yaşatabilecektir. Milli şuur ve bilincin eğitimimizde de gelecek nesiller için vazgeçilmez önemi vardır.
Örneğin Dubai’deki görüşmelerimizde üzerinde ısrarla durulan konulardan biri; şayet orada şube veya şirket açmak istediğimizde mutlaka oranın vatandaşıyla ortaklık yapmamız gerektiği ve yüzde 51 hissenin Dubai’li ortağa hiçbir kapital koymamasına rağmen ait olmasıydı. Ancak bu önkoşulla Dubai’de ticari varlığınız söz konusu olabiliyor. Hizmet sektöründe Hintli ve Pakistanlılar çalışıyor. Bu dışardan gelip çalışanların aylık geliri de 3.000 doların altındaysa ailelerini getirmelerine izin verilmiyor ki ülkenin ortalamasını düşürmesin.
Kendi vatandaşının asgari ücret geliri 5.000 doların altındaysa yardım alabiliyor. Kendi vatandaşını toprak bütünlüğünü korumak adına yaptığı uygulamalar bize ilginç gelse de geleceği planlayarak yaptıkları bir dizayn ürünü olduğunu fark ediyoruz.
Bizim ülkemizde beğendikleri yerden mülk edinen petrol zengini Arapların dışarıdan gelenlere dair tutumu ironik değil mi?
Neyse yine fuara dönelim. Dubai’deki en büyük gıda fuarına Bursalı işadamları; BTSO ve Bursa Ticaret Borsası işbirliğinde ve KOSGEB’in teşvikiyle bir çıkarma yaptı. Fuar süresince fuarda stantları gezmenin yanı sıra yoğun bir görüşme trafiği yaşandı. Girişimcilerin yanı sıra bir ara KOSGEB müdürü olduğunu unuttuğumuz Ahmet Akdağ girişimci gibi fuar süresince görüşmelerin içindeydi. Bursa’nın gerçekten Türkiye’nin girişimci üssü olmasını yadırgamamak gerektiğini düşünüyorum. BTSO’nun bu uygulamasıyla birbirlerine sinerji sağlayan girişimciler KOSGEB’in desteğiyle global pazarda yer almaya çalışıyorlar.
Güne sabah kahvaltıda; zeytindeki güçlü marka Marmarabirlik zeytinleriyle Hidamet Bey’in özel çeşitlerini tadarak, Şener Helva’nın doyumsuz lezzetteki helva ve hurmalarıyla , peynircilerimizin peynirleriyle, anımsayamadığım birçok lezzetle sıcak keyifli sohbetle başlayıp enerji depolayıp fuar alanına hareket ettik. Aklıma bu fuarda gelen bir sözü de paylaşmak isterim: “Kader gayrete âşıktır!!!”
Keyifli pazarlar.