Haftalardır “artık zamanı geldi” diyoruz… Sonunda yeşil beyazlılar, deplasmanda kazanmayı da hatırladı…
Kötü oyun belki kimseyi tatmin etmedi ancak sonuçta oyuna değil galibiyete veriliyor 3 puan…
Elbette kötü oyun sonrasında alınan galibiyetlerle günü kurtarabilirsiniz sadece ancak, bu geçiş döneminde alınan her puanın bence önemi çok büyük.
Bursaspor için belki de bu maç kırılma dönemlerinden birisiydi.
Sonuçta deplasmandaki kötü karne oyuncular üzerinde de olumsuz bir hava oluşturuyor.
Ayrıca maçın başlarında geri düşme korkusu da futbolcular için bir baskı unsurudur.
Bursasporlu oyuncuların maça bu olumsuzlukların etkisiyle başladıkları çok net.
İlk yarım saatte neredeyse rakip kaleciyi göremedik. Tabii İstanbulsporlu oyuncuların geri pasları hariç!
Bu oyunu görünce “yine mi” demekten de kendimizi alamadık.
Bu kadar çok top kaybı sonrası rakip sahaya geçmek de hayalden öteye gitmezdi zaten…
Ancak galibiyet için bazen oyun kadar şansa da ihtiyacın var.
Bursaspor, dün belki oyunuyla değil ama şansıyla kazandı.
Dün elbette ki rakibin beceriksizliğini de galibiyeti getiren unsurlardan birisi olarak sayabiliriz.
Maçın yine ilk dakikalarında rakibin cömertçe harcadığı pozisyon sonrasında kazandığı penaltı umutları tüketir gibi oldu. Ancak yine İstanbulsporlu İbrahim’in beceriksizliği ve Çağlar’ın zekice hamlesi Bursaspor için kırılma anını getirdi.
Bu dakikadan sonra ise olanlar oldu. 39 dakika rakip kaleye gidemeyen Bursaspor, golü ancak duran toptan bulabilirdi. Onu da yaptı.
40’da İstanbulspor’un 10 kişi kalması ise yeşil beyazlıların elini iyice güçlendirdi.
İkinci yarının başındaki gol de rakibin direncini iyice kırarken, 10 kişi kalmış İstanbulspor karşısında Bursaspor bu devrede durumu idare etti.
Ne rakip kaleye gitmekte ısrar etti ne de evsahibine son dakikalar haricinde pozisyon verdi.
Sonuçta kazanılan üç puan ilaç gibi geldi…
Kötü oyun vs… Bunlar alınan 3 puanı değiştirmiyor… Bursaspor’un bu maçla deplasman fobisini de yendiğini ümit etmekten başka çaremiz yok.
Bu arada elbette ki takımın başındaki isim Yalçın Koşukavak… Ancak yine de elinde Rüştü Hanlı, Sedat Dursun gibi iki stoperin varken ön liberonu stoperde oynatmak genç oyunculara biraz haksızlık değil mi? Eksikleri olabilir, ancak onlara güvenmezsek nasıl tecrübe kazanacaklar. Hata da yapacaklar ama oynaya oynaya formanın hakkını verecekler. Geçtiğimiz hafta da yazmıştım. Sezon başında rakibi karşısında dişini tırnağına takan futbolculardan sonra sahada varlığıyla yokluğu belli olmayan oyuncuları görmek de içimizi sızlatmıyor değil.