Pazartesi günü… Televizyon başında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önce TBMM Genel Kurulu’ndaki yemin törenini, sonra da Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen göreve başlama törenini
izlerken yeni bir dönemin başlangıcına tanıklık etmiş olduk.
Bir yandan da…
İki tören boyunca, Türkiye’nin yeni bir yönetim sistemine duyulan gereksinim olarak bu
sütunlardan Olay okuyucularına aktardığımız düşünceler gözümüzün önünden geldi geçti.
O düşünceler…
Bir dönem Türkiye’nin en etkili siyasetçileri arasında yer alan, DYP-SHP koalisyonunda dönemin Başbakan’ı rahmetli Süleyman Demirel’e en yakın isim olarak hükümetin 2 numarası kabul edilen Cavit Çağlar’a ait.
Daha açık söylemek gerekirse…
Törenler süresince, Çağlar’ın geçmiş yıllarda bugünkü yönetim sistemini anlatan siyasi önerilerini anımsadık.
Örneğin…
Eylül 1991’de, henüz DYP Bursa Milletvekili ve Genel İdare Kurulu Üyesi iken yaptığımız söyleşide “İktidara yürüyen bir parti, iktidar programında acaba ilk iş olarak neleri düşünüyor?” sorumuza Çağlar şu cevabı vermişti:
“21 Ekim günü ilk işimiz Anayasa’yı değiştirip halkın Cumhurbaşkanı’nı seçmesini sağlamak olacaktır.”
Ardından…
Ekim 1994’te, İstanbul’da yapılan ve Marmara Grubu’nun düzenlediği Taksim Toplantıları’nda izlediğimiz Çağlar’ın konuşmasında Türkiye’de ilk kez ortaya koyduğu önerileri aktarmıştık:
Seçimlerin 4 yılda bir yapılmasını… Bu seçimin milletvekili, il genel meclisi, belediye başkanı ve belediye meclisini kapsayacak şekilde tek bir seçim olmasını…
Seçilebilme yaşının Anayasa değişikliğiyle 25’e indirilmesini…
Bir dönem sonra Amerika’da olduğu gibi Başkanlık sistemine geçilmesini… Bu sistemle bakanların parlamento dışından atanabilmesine imkân sağlanmasını…
32 olan bakan sayısının 25’e indirilmesini… Bakan yardımcılığının getirilmesini…
Sonrasında…
“Türkiye’nin 7-8 yıl içinde en çok üç partili sisteme geçeceği” öngörüsüyle birlikte Başkanlık önerisini yenileyip “Bakanlar parlamento dışından olursa milletvekillerinin ve teşkilatların siyasi baskısından kurtulurlar, her yere ihtiyacı olan eşit hizmet için daha aktif çalışırlar” dediğini de Aralık 1995’te yine bu sütunlardan Olay okurlarına aktardık.
İşte…
Çağlar’ın çeyrek asır önce dile getirip önerdiği sisteme Türkiye pazartesi günü geçti.
Dünyada güçlü lider ve güçlü yönetim trendlerinin yaşandığı bir süreçteyiz. O bakımdan, atılan adımları da daha güzel yarınlar için umut kabul etmek gerek.
O adımlar iyi sonuç verirse hepimiz rahat ederiz.
Cumhurbaşkanı-parti ilişkisine bakış
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile ilgili Devlet eski Bakanı Cavit Çağlar’ın 1991’den beri bu sütunlarda paylaştığımız görüşlerini derlerken, 24 Ekim 1994 tarihli yazımızın bir bölümü dikkatimizi çekti.
Süleyman Demirel’in Cumhurbaşkanı olmasından sonra DYP’de olanları, bugünkü Cumhurbaşkanı-parti ilişkisi tartışmaları çerçevesinde Çağlar şöyle özetlemiş:
“…Aslında biz hatayı başta yaptık. Sayın Demirel ‘Arkama bakmam’ dediğinde karşısına dikilip ‘Neden bakmıyorsun?’ demeliydik. Onu diyemedik.”
Beştepe’de dikkat çeken 2 özel görüntü ve Türkiye’nin tören kültürü
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yemin sonrası Anıtkabir’e gittiğinde, televizyon ekranlarında göreve başlama törenini izlemek üzere Cumhurbaşkanlığı Külliyesi önüne gelen 6 bin kişinin görüntüsü vardı.
İzlerken, bugüne kadar böylesine geniş devlet töreni olmadığını anımsadık.
Gerçi…
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül görevi Recep Tayyip Erdoğan’a devrederken Çankaya’da tören yapıldı, ama büyük katılımlı değildi. Ondan öncesinde devir-teslim olmayan değişimler yaşandı.
Düşüncemizi…
Artık AK Parti’nin geçmiş dönem Bursa Milletvekili olan Hüseyin Şahin’le paylaştığımızda şunu ekledi:
“Türkiye Cumhuriyeti sıradan bir devlet değil. Geçmişi ve hafızası olan bir devlet. Böylesine büyük tören yakışır. Hatta, daha büyüğü bile yakışır.”
Ardından…
İlk kez senfoni ve mehterle başlayıp duayla sona eren bir tören izlediğimizi anımsatıp, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın duasını çok etkileyici bulduğumuzu söyledik.
Şahin de şunu söyledi:
“Diyanet İşleri Başkanımızın tüm insanlığı kapsayan duası evrenseldi.”
Şuna işaret etti:
“Cumhurbaşkanımız her programa eşi Emine Erdoğan hanımefendi’yle birlikte katılıyor. Emine Hanım’ın hep yanında olması, aileye verdiği önemi gösteriyor. Bu da bir mesaj.”
Şunu da biz ekledik:
“O zaman AK Parti’nin tüm kadrolarına bu davranış örnek olmalı.”
Kent bazlı bakan dönemi bitti, siyasi baskıdan uzak kadro dönemi var
Dikkat çeken şu: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın göreve başlama töreni ve yabancı devlet adamları onuruna verdiği yemeğin ardından yeni sistemin ilk bakanlar kurulunu saat 21.30’da açıklayacağı duyuruldu.
O saatte…
Herkes pürdikkat ekran karşısına geçti. Neredeyse tüm Türkiye açıklanacak listeye odaklandı. Bu durum elbette insanımızın siyasete kızmasına karşın çok sevdiğini gösteriyor.
Bir saati aşkın gecikmenin ardından Erdoğan yeni hükümeti açıkladığında, Bursa’dan bir bakan olmadığını görmek içimizi burktu.
Ne var ki…
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ndeki Bakanlar Kurulu yapılanması anlayışında artık kent bazlı bakan yok, onun yerine konusunda uzman olmuş hizmet kadroları var.
Bu da…
Bugüne kadarki siyaset anlayışı ve siyasete iş yaptırma beklentilerini tümden değiştirecek.