Altan Kutucu
Altan Kutucu

Olimpiyat ruhu…

Köşe Yazısını Dinle

Olimpiyatların hangi tarihte ve nasıl başladığı konusunda çok sayıda görüş var. Bu görüşlerin genel olarak ise temelinde Olimpiyatlar Tanrılar için yapıldığı yatar. Olimpiyatlar, Yunanistan’da MÖ. 776’da tanrı Zeus’un onuruna bir tür “dinsel şenlik” olarak başlamış. Dört yılda bir düzenlenen bu şenliklerde sadece spor müsabakaları yapılmaz, şairler, ressamlar ve heykeltıraşlar da bir araya gelir; eserlerini sergiler ve sanatlarını icra ederlerdi. Yani spor ve sanat iç içeydi. Eski Yunanlılarda insanın aklı gibi, bedeninin de sağlıklı ve zinde olması gerektiğine bilim ve sanatın aklı, sporun ise bedeni zinde tuttuğuna inanılırdı.

İlk olimpiyatlar sadece koşu alanında yapılırdı, kazanan sporculara zeytin dalı verilir, heykelleri dikilir, aynı zamanda bu sporculara şairler methiyeler yazardı. Oyunlar tanrıların bulunduğu yer olduğuna inanılan Olympos dağında yapılırdı. Olimpiyat ismi de bu kökten meydana gelmektedir. M.S sonra 393 yılında ise Hıristiyan Roma İmparatoru Theodosius oyunları putperestlikten kalma bir adet olduğu gerekçesiyle yasaklamıştır. Daha sonra 19. yy Fransız Pierre de Coubertin’in çabalarıyla oyunlar yeniden canlanarak ve uluslararası bir hal almıştır.

Modern anlamda ilk olimpiyatlar ise; 1896 yılında Atina’da düzenlenmiştir. Bundan sonra olimpiyatların hep Atina’da düzenlenmesi teklif edilmiş, ancak Olimpiyat komitesi ilk defa kadın sporcularında yarıştığı 1900 olimpiyatlarını Paris’e vermiştir. Olimpiyat oyunları tarihinde çeşitli boykotları barındırır. Bu boykotların nedeni ülkelerin birbirleriyle olan siyasi çekişmeleridir. 1979 yılında Afganistan’ı işgal eden SSCB’yi başta Amerika olmak üzere 64 ülke protesto etmiştir. 1984 Los Angeles’a Avrupa dan doğu bloku ülkeleri ve Küba, 1988 Seul de ise Kuzey Kore yoktu. Bazı oyunlara Afrika ülkeleri işgal, Arap ülkeleri de savaş sebebiyle katılmamış, Türkiye ise Olimpiyata ilk defa 1924 yılında katılmıştır.

Covid-19 nedeniyle bu yaza ertelenen, 2020 Tokyo Olimpiyatları 23 Temmuz da başlıyor.Olimpiyat Ruhu”; dostluk, dayanışma ve adil oyun ruhuyla karşılıklı anlayış gerektiren barışçıl ve daha iyi bir dünya inşa etmektir. Daha genel olarak, Olimpiyat ruhu denince, Olimpiyat Oyunları ile ilişkili, sıklıkla atıfta bulunulan “Önemli olan kazanmak değil, katılmaktır” düşüncesi ön plana çıkar ve elinden gelenin en iyisini yapan ancak en sonda bitiren sporcular bunun en güzel örneğidir. Fakat günümüzde bu anlayışın kaldığını söylemek sanırım fazla iyimser bir yaklaşım olur, maalesef her şey; politika, para, reklam, sponsor ve reyting savaşları şekline dönmüş durumda.

11 bin sporcunun 33 spor dalında karşı karşıya geleceği Tokyo da; sportif tırmanış, karate, dalga sörfü ve kaykay gibi sporlar olimpiyat çerçevesine ilk kez ekleniyor. Beyzbol/Softbol ise olimpiyatlara geri dönüyor. Ülkemiz, Olimpik dallarda hiç olmadığı kadar iyi dereceler ile alıştığımız sporlarında dışında, bireysel ve takım olarak madalya ya ulaşabilecek, 18 dalda 108 sporcu ve büyük hedeflerle Tokyo da olacak. Son olarak; Ülkedeki korona kısıtlamaları nedeniyle Olimpiyatların seyircisiz olacağı açıklandı. Umarım; futbolla yatıp futbolla kalktığımız günümüz atmosferinde başka sporlarında olduğunu hatırlayacağımız güzel mücadeleler ve hikâyeler izleyip, oyunlardan keyif alırız.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X