Dünyamızın kendi ekseni etrafında dönmesi 24 saatte tamamlanır, yani bir günde. Bu hareket güneş ışınlarının geliş açılarını, günlük sıcaklık farklılıklarını, rüzgârları, yerel saat farklılıklarını, basınç farklılıklarını hatta gölgelerimizin boylarını belirleyen harekettir. Kendi ekseni etrafında dönerken bir de Güneş’in etrafında döner ki bu da 365 gün 6 saat sürer yani 1 yıl. Güneş’in etrafında yaptığı bu yolculuğun hızı saatte 108 bin kilometredir. Güneş etrafında dönmesi ise mevsimleri, mevsimsel sıcaklık farklılıklarını, kara ve deniz suyu sıcaklık farklılıklarını, Muson rüzgârları nı ve daha pek çok olayı gerçekleştirir.
Biz güneşin sabah doğudan harekete başlayıp akşam batıdan battığını gözlemlerken güneşin hareket ettiğini sanıyoruz (çoğunlukla). Oysa güneşin bir şey yaptığı yok, hareket eden dünyamız. Çevremizde olan biten pek çok olaya da böyle bakıyoruz. Sonuçta da kendimize göre bir takım doğruları belirliyor, sorgulamadan hayatımızı idame ettiriyoruz.
Köşemde yazdığım yazıların benzeri haberleri bir müddet sonra ulusal basında okumak, izlemek bana ayrı bir keyif veriyor. 3 yıl önce bahsettiğim elma sirkesi ve ev yapımı turşular bugün pek çok yerde anlatılıyor. Uzmanlık tezimi obezite ile ilgili çalışmalar yaparak tamamladım. O günden beri ara öğünlerin bir işe yaramadığını anlatabildiğim kadar anlattım ama kesinlik kazanması 2016 Nobel Tıp Ödülü kazanılınca oturdu. Benim doğruları söyleyebilmemin altında yatan sebep bir yandan atalarımın yaşam tarzını gözlemleyip buradan bazı sonuçlar çıkarmam, diğer yandan da bağımsız bilim insanlarının çalışmalarına olan güvenimden ibarettir. Yani ben sadece doğru olan şeylere aracılık edip hastalarıma ve sizlere aktarma görevini yerine getiriyorum.
Kıymetli okurlarım kimsenin ekmeği ile uğraşmak gibi bir amacım yok. Her kul geçiminin derdinde. Ancak besin değeri düşük, katkılı gıdaların vücudumuza verdiği zararlar ile ilgili her gün yurtdışı kaynaklı pek çok makale yayımlanıyor. Örneğin E 171 adı ile bilinen titanyum dioksit adlı katkı maddesinin yaptıklarını şöyle bir gözden geçirelim. Gıda renklendiricisi ve nem tutucu olarak kullanılan bu madde beyaz un, sofra tuzu, şekerlemeler, sakızlar, diş macunları, çikolatalar, mayonezler, kabartma tozları, bazı ilaçların kapsülleri ve daha pek çok alanda kullanılabilmektedir. Vücuda girdikten sonra parçalanamadığı belirtilen bu maddenin hücrelerde kalıcı hasarlar meydana getirdiği bilinmektedir.
Arizona Üniversitesi Bilim İnsanları yaklaşık 89 besin maddesinde titanyum dioksit kullanıldığını tespit etmişlerdir. 20 Şubat 2017’de Bruce B Vanderburg imzalı bir bilimsel makale titanyumun devamlı olarak alınmasının ince bağırsağın emilimden sorumlu en kıymetli kısımlarını bozarak uzun vadede bazı besin maddelerinin emilmesini engellediğini belirtiyor. Gerekli bazı yağ asitleri, çinko ve demir bunların başında gelmekte. Bu konu da yakın zamanda gündeme oturacaktır.
Yağ asitleri yeni hücre yapımında, çinko büyüme hormonu yapımında, demir ise kan yapımında çok ciddi rol oynar. Gel de çık işin içinden.