Kıymetli okurlarım. Yıllarca bu köşeden sizlere sağlık ile ilgili bilgiler vermeye çalıştım. Bugün yazdığım makale 601. makalemdir. Bu yazılarımın çoğunda obezite ve beslenme bozuklukları hakkında genellikle tarafsız bilim insanlarının, kendi tecrübelerimin ve hastalarımın (hastalar da aynı zamanda birer öğretmen gibidir) bilgilerinden sizlere aktarmalar yaptım. 35 yıla yakın hekimlik tecrübem şunu göstermektedir. Stres, sigara, alkol gibi ve hatta bunlardan çok daha vahim sonuçlara yol açabilen durum obezitedir. Bunu şekil bozukluğu olarak gösterip vücudumuzda nelere yol açabildiğini sizlere yeterince anlatmadıkça obezite ile olan savaşta hep yenik olacağız. Bundan kuşkunuz olmasın.
Dünya Obezite Federasyonu diyor ki; Tip 2 şeker hastalıklarında %80 neden obezite ve fazla kilodur. Bu pek bilinmedik bir durum değildir. Ancak şu diğer durumların bilmem farkındamıydınız: Yüksek tansiyona sahip hastaların %55 kadarı obezdir. Kanda tehlikeli yağları artmış olanların % 36’sı obeziteye sahiptir. Alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanması olanların % 81 kadarı obezdir. Polikistik overi (PCO) olan kadınların farklı çalışmalara göre %30 ila % 75’i obezdir. PCO doğurganlık çağındaki kadınlarda en sık görülen bozukluklardan biridir. Kliniğimde gördüğüm obez genç kızlarda bu oran Dünya Obezite Federasyonu verilerinden çok daha fazladır.
Bugün elimizdeki veriler obezitenin 200’den fazla hastalık durumuna yol açtığını göstermektedir. Obez kişilerde en fazla ölüm nedeni kalp damar sistemi hastalıklarına bağlı olarak gerçekleşmektedir. ABD’de yapılan araştırmalara göre kalp damar sistemi hastalıklarına bağlı ölümlerin % 41’inden obezite ve fazla kilo sorumludur. İskemik inme (beyine giden kan damarlarının tıkanması veya daralmasına bağlı olarak beynimizin yeterli kan alamaması) ile obezite arasında kuvvetli bir bağlantı vardır. Bunların dışında diyabet, kas ve kemik sistemine bağlı bazı hastalıklar, bağışıklık sisteminin zayıflamasına bağlı olarak gelişebilen enfeksiyonlar, bazı sık görülen kanserler, solunum sistemi hastalıkları ve özellikle uyku apnesi (tehlike işaretidir) ve daha bir çok sonuç obezite ile ilişkilidir.
Bu deryalar kadar geniş konuda son olarak şunu belirtelim. Dünyanın en saygın tıp dergilerinden olan The Lancet’te yayınlanan bir araştırma sonucu obez bireylerin normal olanlara göre 70 yaşa ulaşma olasılığı % 50’lere düşmektedir. Normal kilolularda bu oran %80’lerdedir.
KAHVALTIDA YOĞURT UYGUN MUDUR?
Sabah kahvaltılarında gezegenimizdeki en sağlıklı gıdalardan biri olan yumurtadan bazıları bıkkınlık nedeni ile vazgeçebilir. Kahvaltıda lif oranı yüksek karbonhidratlar ile birlikte protein alınması hem tok tutar hem de sağlıklı bir kombinasyon oluşturur. Bu nedenle kahvaltınıza yoğurt ve bunun yanına meyve ve çiğ kuruyemiş eklemek son derece sağlıklı bir kahvaltı örneği oluşturur.
SEDEF HASTALIĞINDA OMEGA-3 YARAR SAĞLAR MI?
Sedef hastalığı parlak, kuru, pullu, kaşıntılı bir cilt hastalığıdır. En korkulan yanı ise eklemlerde yaptığı iltihap ve kalp hastalıklarına neden olabilmesidir. Sedef hastalığı tanısı net olarak konulduysa bazı gıdalardan uzak durmak ve omega-3 ağırlıklı beslenmek bu hastalıkta belirgin düzelmeler sağlayabilmektedir.
Omega-3 yağ asitleri kana karıştıktan sonra hücrelerin zarlarını yağlayarak bunları sağlamlaştırırlar. Omega-3’ün hangi hayvansal kaynaklardan elde edildiği bilinmekle beraber bitkisel kaynakları pek bilinmemektedir. Ancak bitkisel kaynaklı omega-3 yağ asitlerinin biyoyararlanımı daha düşüktür. Berry grubu meyveler, yeşil sebzeler, tofu, chia tohumu, yulaf, keten ve kenevir tohumu, bazı kuruyemişler omega 3’ün ana maddesi olan ALA (Alfa-linolenik asit veya F vitamini de denilir) içermektedirler.