Takvim yapraklarında 16 Mayıs 2010 sıradan bir tarih değildir.
Bursa şehri ve Türk spor kamuoyu için bu tarihin bambaşka bir yeri vardır.
O tarih, Anadolu‘ya Trabzonspor’dan sonra süper lig şampiyonluğunu götüren Bursaspor’un Türkiye‘yi sevince boğduğu, Bursa‘yı ayağa kaldırdığı, yer yerinden oynadığı bir tarihtir.
16 Mayıs 2010, İstanbul Boğazı’nda Bursaspor bayrağının dalgalandırdığı unutulmaz bir gündür.
16 Mayıs 2010, Ertuğrul Sağlam‘ın öğrencilerinin Anadolu‘da mütevazi bütçelere sahip futbol kulüplerinin de yüreklerini ortaya koyduklarında neler yapabileceklerini ispatladığı bir tarihtir.
10 yıl önce Süper Lig şampiyonluğunu Bursa‘ya armağan eden futbolcularımıza, teknik heyete, taraftara, bu başarının gelmesinde katkısı olan herkese bir kez daha şükranlarımızı sunuyoruz.
Ve o şampiyonluğu şehre getiren Bursaspor‘un merhum Başkanı İbrahim Yazıcı‘yı da rahmetle yadediyoruz.
O tarihte bütün şehrin kenetlendiğini hatırlıyoruz.
Dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe‘nin Bursaspor‘a sağladığı desteği, her fırsatta sık sık şampiyonluk sözünden bahsettiğini biliyoruz.
Bursaspor 5. büyük olarak ismini tarihe yazdırdı.
Fakat bugün içinde bulunduğu durum iç açıcı değil.
Şanına yakışmayacak bir klasmanda mücadele ediyor.
Küme düştü ama umutsuz değil.
Bu şehir onu tekrar layık olduğu yerde görmek için sabırsızlanıyor.
Tıpkı şampiyonluk yılında olduğu gibi Büyükşehir Belediyemiz, Başkan Alinur Aktaş olağanüstü bir destek sağlıyor.
Üstelik, belediye olarak zor bir Mali süreçten geçildiği halde.
Bursaspor‘un yeniden Süper Lig‘e dönmesi için bütün şartlar zorlanıyor.
Valilik, siyaset camiası, iş dünyası da bu arzu içinde.
Bursaspor yeniden bir tarih yazacaktır.
Bugün ülke olarak zor bir sınavdan geçiyoruz.
Virüsle mücadelede futbol kulüplerimiz de etkilendi. Ligler ertelendi ama futbolcular yeniden santra yapmak için hazırlık yapıyor.
Yeniden zirveye sloganı inanıyoruz ki, gerçeğe dönüşecektir.
Bursaspor ligler başladığında bu sloganı hayata geçirmek için var gücüyle çalışacaktır.
Bursa buna inanıyor.
Futbolcularımız, teknik heyet, kulüp yönetimi Bursalılara ikinci bir 16 Mayıs zaferini armağan edecektir.
16 Mayıs 2010‘da başardık.
Bir kez daha niye olmasın?
Bursa’da süreç şeffaf yürütülemedi
Türkiye‘nin koronavirüsle mücadelesinde yakaladığı başarıya dünya şapka çıkarıyor.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca hemen her gün sosyal medyadan ülke verilerini paylaşıyor.
Bir ara günlük vefat sayılarımız 120 iken bugün çok şükür ki, 50‘nin altına kadar indi.
İyileşmeler arttı. Vaka iyileşme oranı yüzde 70‘i aştı.
Ölüm oranında dünya ortalamasının çok altındayız.
Vaka eğrisi ters döndü ve hızla aşağıya doğru iniyor. Bunu gören hükümet ekonomiyi de düşünerek bir dizi tedbir gevşetme kararı aldı.
Fabrikalar, kimi işyerleri kontrollü olarak açılmaya başladı.
Bütün bunlar sevindirici gelişmeler.
Ancak Bursa’da sürecin şeffaf götürülmediğini düşünüyoruz.
Türkiye’nin 4. büyük kentinde ne yazık ki, yurttaş virüsle mücadele tablosunun rakamlarını bilmiyor.
İlin yöneticileri ısrarla rakamları açıklamaktan imtina ediyor.
Kimi siyasetçiler bir iki rakam açıkladı ama arkası gelmedi.
‘Türkiye ortalamasının altındayız’ gibi muğlak ifadeleri artık Bursalılar istemiyor.
Eğer gerçekten bir iyi durum varsa rakamlarla belirtilmeli ve durum
hemşerilerimize moral olmalı.
Kamu yararı var diye gizlemek, saklamak sürecin şeffaf yürütülmediğinin göstergesidir.
Rakamlar rehavet olur diye saklanıyorsa bu da doğru bir yaklaşım değildir.
Bursalılar tıpkı ülke genelinde olduğu gibi ilin verilerini ilçe ilçe her gün tablo halinde görmeli.
Gizlemek kafalarda soru işaretlerini artırır.
Belediyelerimiz maskeci oldu
Pandemin belediyelerimize kazandırdığı en iyi artılarından biri, maske üretimi konusunda en büyüğünden en küçüğüne kadar hemen her belediyemizin maske üretir hale gelmeleri oldu.
Türkiye ve Bursa maske sıkıntısı çekmiyor.
Hükümetin dağıtım konusunda bir bocalaması oldu ama şimdi artık maskeye ulaşmak zor değil.
Maske üretiminde günlük 10 binlerce kapasiteye ulaşan belediyelerimiz var.
Bu bize şunu hatırlatıyor.
Allah korusun bir savaş durumunda bugün silah üretimine geçecek fabrikalarımızın varlığı biliniyor.
Belediyelerimiz de ülkemizin virüsle mücadele savaşında her biri irili ufaklı maske fabrikasında dönüştü.
Galiba Türk halkının doğuştan savaşçılığının bir göstergesi bu .