Defalarca İstanbul Sarıyer Belediyesi’nin sorumluluğunda olan hayvan barınağının bir gasphane olduğunu duyuyorum. Hayvanların layıkıyla korunmadığı ve bakılmadığı üstelik dayak atıldığı, barınağı ziyaret etmek isteyen hayvanseverlere de demir çubuklarla saldırıldığını duyduğum zaman inanamadım. Çünkü benim için barınak örneği Marmaris Belediyesi’nin sorumluluğundaki Marmaris hayvan barınağı idi. Özellikle yabancıların çoğunlukla yaşadıkları Marmaris’te başta yaşayan yabancılar olmak üzere tüm hayvanseverler yoğun gıda desteğinde bulunmaktadırlar. Barınak temiz ve bakımlıdır. Müşfik anneler idarededir ama her barınak Marmaris hayvan barınağı gibi değilmiş, demek ki…
Instagram’da suratı parçalanmış bir Golden Retriever köpek resminin altında Sarıyer barınağında dövüldüğü, tazyikli su ile üzerine baskı yapıldığı bu barınakta arazinin değeri itibarıyla ileride sahiplenmek üzere bölgenin bir arazi mafyası tarafından kontrol edildiğini duyunca delirdim. Yazdık, çizdik.
Hayvanları korumayı prensip edinmiş insanlar barınağa gittiler ve kavga dövüş bu yaralı köpeği kurtardıklarını haber aldım. Bugünkü yazımı da bu hayvanlardan çok daha tehlikeli iki ayaklı hayvanlara ayırdım.
Özellikle Allah’ın tabiatı yaratırken her hayvana sineğinden, arısından, ayısına kadar bir görev vererek dünyaya getirmesinin yanında konuşma yeteneği olan bugün insan diyemeyeceğimiz iki ayaklıları da yaratmış. Bu iki ayaklılar hayatına baktığımız zaman memleketimizde, özellikle de Ortadoğu ülkelerinde birbirlerine karşı bir gaddarlık ve vahşilik felsefesinin başladığını ve arttığını üzülerek görmekteyiz. Adam kendi öz evladına tecavüz ediyor. Minicik kız hamile kalıyor. Adam fasa fiso bir sebepten karısını parçalara bölüp, her parçayı bir tarafa dağıtıyor. Genç delikanlı ailesiyle bir olup sevgilisini parça parça kesip çöp tenekesine atıyor vesaire vesaire…
Köpeğiniz yanlış bir hareket yapıp diyelim ki çorabınızı parçaladı sen ne yaptın dediğiniz zaman hatasını bilerek saklanacak yer arar. Dostunuz size kazık attığı zamansa hemen iftira atmaya, “yalan söylüyor, ben ona kazık atmadım” filan demeye başlar.
İnsanlık gerçek manada kullanılan iyi mesajları taşıyacak seviyeyi yitirmiştir. Hayvan olmak, insan olmaktan daha değerli bir statü halini almaya başlamıştır, bana göre.
Rabbimiz bir de konuşma yeteneğini insanlardan alıp hayvanlara verirse tam olacaktır. Aslanın, kaplanın dahi anasını, babasını, çocuğunu hatta hemcinsini parçalamadığını, öldürmediğini görürüz. Allah’ın canlılara verdiği en büyük nimetin insanlık olduğuna varamayan iki ayaklıların kendilerine verdikleri zararın dışında hayvanlara verdikleri zarar da affedilmez bir hale gelmiştir.
İnsanlar adil davranabilseler gittikçe değişen iklimlere, karmakarışık büyüyen şehirlere ve insanca evcil hayvanlarla birlikte yaşamaya bir disiplin gelecektir, gelmelidir de.
Bir film seyretmiştim, uzaylılar bir uzaylıyı dünyaya insanlığı tetkik etmek üzere gönderirler. İnsan görüntüsündedir ve iki ayaklılarla birlikte yaşamaya başlar. Filmin sonuna doğru mensubu bulunduğu gezegenden dev uçan daireler gelerek insanların öldürülmesine karar verirler.
Daha önce dünyaya gönderilen uzaylı, “Biz dünyanın batmasını değil yaşamasını istiyoruz ama dünyayı batırmakta olan ne yazık ki insanların kendileri. Bunu tespit ettik ve bu konuda insanlara birkaç ihtarımız oldu ama anlamadılar. Bu sebeple dünyanın insanlardan kurtulması lazımdır” der. Ve uzaylılar operasyona başlar. Çok acı değil mi?