Dr. Mete Ekşioğlu
Dr. Mete Ekşioğlu

Çok yazık çok

Geçtiğimiz hafta içinde bazı ulusal kanallarda şöyle bir haber vardı: Obezite ameliyatı olabilmek için bazı hastalar kilo almakta. Hiç şaşırmadım. Obezite uzmanlık tezimdi. Hastalarımın çoğunluğunu obezler oluşturduğu için çok hasta görüp tedavi ettim. Bu nedenle ilk yıllarda bazı etik olmayan ve bana kilo aldır da ameliyat olabileyim (devletin bu konuda ödeme yapabilmesi için gerekli kiloya ulaşayım) diyen az sayıda başvurular ile karşılaştım ama çalışma ilkelerim zamanla anlaşılınca bu talepler bıçak gibi kesildi. Yani olaya yabancı değildim.

İnsanın (canlıların) normal şartlarda hücrelerinin çalışması ve hayatını idame ettirmesini inceleyen bilim dalına fizyoloji diyoruz. Hücreler de birleşerek organları meydana getirirler. Organlar belirli boyut ve hacimdedirler ve bu halleri ile görevlerini sürdürüler. Bir ülkede doktor, mühendis, sanayici, politikacı, işçi, öğretmen çalışarak her biri ülkeye nasıl katkı sağlıyorsa organlar da aynı. Örneğin midemizde belirli oranda var olan hücreler belirli görevleri yaparak vücuda kendi branşı doğrultusunda bir katkı koyar. Asit yaparak proteinleri sindirir, bazı maddelerin emilebilmesi için özel maddeler salgılar, vücudun asit-alkali dengesine yardımcı olur, mikropları öldürür vs. Ama siz biraz daha kilo alayım ve midemin bir kısmını devletin de verdiği destek ile tığ gibi olmak için aldırayım derseniz bunun adına hem saflık, hem hıyanetlik hem de cahillik denir. Buna alet olacak bir meslektaşım olabileceğini düşünmüyorum ki varsa az önce saydıklarımı iki ile çarparak ona da aynılarını ekleyeyim.

Bizleri yaratan göz hücrelerini görmek için, burun hücrelerini koklamak için, mide hücrelerini sindirim için, kalp hücrelerini kanı pompalamak için, kas hücrelerini de hareket etmek için verdi. Çok önemli ve dünya kurulduğundan beri var olan bir fiziki gerçek vardır. Bir yerde hareket varsa o hareketi idame ettirmek için enerji kaynağına ihtiyacınız vardır. Tıpkı arabanıza binip hareket ettiğinizde harcadığınız benzin gibi. Bizler de kaslarımızı hareket ettirerek biriken yağları yakmak üzere programlandık, midemizi küçülterek zayıflamak üzere değil.

Tereyağına patates kattık. Kırmızı bibere kiremit tozu kattık, et diye at ve domuz etleri sattık, arının görmediği ballar yaptık, tavuklar taze görünsün diye çamaşır suları ile yıkadık, kokmuş ve süresi geçmiş peynirleri eritip krem peynir yaptık, yoğurtlara domuz jelatini kattık, köftelere soyayı, baklavaya fıstık yerine bezelyeyi ufaladık, kakaoya keçi boynuzu tozu kattık. Salam, sosis ve sucuk ise apayrı bir cambazlık. Ne düşünürsen kat içine. Bizler yüzlerce yıldır bu topraklarda gözü olanlar tarafından hep ayaklarımızdan kurşunlandık. Hiçbiri bizleri yıkamadı. Ama içimizden gelen bu kurşunlar çocuk, genç, hamile yaşlı demeden ayaklarımıza değil beynimize sıkılıyor. Bir kurşun da ameliyat olmak için kilo alarak devleti kullananlardan geldi. Yazık, bu nasıl vicdan ki elin gavurunu solladı geçti.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X