AK Parti hükümetlerinin 14 yılda gerçekleştirdiği reformlardan bize göre en önemlilerinden biri de yerel yönetim alanındaki yasa değişiklikleridir. 

Radikal bir kararla, nüfusu 2 binin altına inen ve Büyükşehir sınırlarında kalan yüzlerce belediyenin kapısına kilit vurmak beraberine büyük bir siyasi risk almak demekti.

AK Parti bu riski aldı. 

Üstelik, yerel seçim öncesi bunu yaptı.

6360 Sayılı Bütünşehir Kanunu ile asırlık belediyeler kapandı.

Bize göre de bu karar yerindeydi. Çünkü küçük belediyelerin teknik elemanları bile yoktu.

Hizmetin de Büyükşehir tarafından hızlı biçimde geleceği düşünüldü. 

Oysa bağlandığı ilçelerden bekleneni alamadılar.

Yasanın üzerinden 3-4 yıl geçti. Ankara geri bildirimleri alıyor mu bilmem?

Fakat, kapanan ve mahalleye çevrilen beldelerde sanki sessiz bir direniş var.

Önceki gün Orhaneli’nin eski Göynükbelen beldesinde yeni Göynükbelen Mahallesi’nde bir dostumuzu ziyarete gittik. Gördük ki, kapanan belediye binasının tabelası bile sökülmemiş.

Elektronik duyuru panosu dahi o günden bu yana çalışıyor.

Sanki zaman durmuş.

Bir bakıma Göynükbelen halkı belediyelerinin kapanmasını kabullenememiş.

Bir gün birileri çıkar, belediyelerinin tüzel kişiliğini geri verir diye bekliyorlar. 

Tanıdık sakinler belediyenin kapatılmış olmasının hizmet anlamında kendilerine bir avantaj sağlamadığını düşünüyorlar.

“Bağlandığımız ilçe belediyesi sadece çöpümüzü alıyor. Onu zaten bizim belediyemiz de yapıyordu” diyorlar.

Göynükbelen’e bu sayede daha çok hizmet gelmediğini söylüyorlar. 

Bağlandıkları İlçe Belediye Başkanı’nın da son yerel seçimde belde merkezinden partisine az oy çıktığı için kendilerini cezalandırdığını iddia ediyorlar. 

‘Bir gün bu belediyenin yeniden açılacağını mı bekliyorsunuz’ diye sorduğumuzda, yanıtı belde damadı olan Osmangazi Beldediye Meclisi’nin eski CHP’li üyesi Emin Dündar veriyor. 

“CHP iktidara geldiğinde kapanan bütün beldeler yeniden açılacak. Göynükbelen de onlardan biri” diyor. 

CHP’nin yasa çıkarken, yasalaştıktan sonra da bu işe karşı olduğunu biliyoruz. 

Hatta, iptal için Anayasa Mahkemesi’ne bile götürmüştü.

Göynükbelen sakinleri, “Bizim belediyemiz kapanmadan önce her şeyimiz vardı. Kendimize yetiyorduk. Şimdi Orhaneli Belediyesi’ne bağlı bir memur var sadece. Araç gerecimizin hepsini aldılar. Ama hizmet yok. Belediyemiz olsa daha farklı olurdu” diyorlar.

Göynükbelen’de o gün küçük çaplı bir arazi yangını da vardı. 

Büyükşehir Belediyesi’nin mahalleye bıraktığı tanker itfaiye aracıyla müdahale edildi. Aracı kullanan ise İŞKUR’dan tahsis edilen geçici eleman. 

Mahalle sakinleri elbirliğiyle yangına müdahale ettiler.

Yani, kendi göbeklerini eskiden olduğu gibi kendileri kestiler. Civar yerleşimlerden itfaiye gelene kadar mahalleli gençler yangını kendileri söndürdüler. 

Hâsılı, yasayla kapatılan bu tür küçük belediyelerin yeniden açılması şimdilik mümkün gözükmüyor.

En azından AK Parti hükümetlerinin bunu yapacağını düşünmüyoruz.

Ama halkın bir beklentisi var. Hızlı ve daha fazla hizmet vaadiyle kapanan belediyelerin bulunduğu yerleşimlerde halk çok memnun gözükmüyor. 

Yasanın eksik ve aksayan yönleri için Göynükbelen siyasilere ve bürokratlara iyi bir laboratuvar. 

Uzmanlar buradaki halkla konuşup ilave tedbir almalılar. 

Yoksa, halkın beklentisi bir iktidar değişikliğiyle buraların yeninden açılacağı yönünde.

CHP o popülizme hazır görünüyor. 

Belediyeler açılmadan da hizmet akışını hızlandırma ve eski belde sakinlerinin memnuniyet oranlarını artırıcı düzenlemeler yapılmalı.

 

Gököz’ün Arapları

 

Blog yazarı deyip geçmeyin. 

Adınızı sanınızı dünyaya duyurur.

Keles’in şirin yerleşimi Gököz’e bundan kısa bir süre önce yabancı bir konuk gelir. TKDK hibesiyle yapılan buradaki Natural Park Tesisleri’nde konaklar, keşif yapar, notlar alır.

Gököz Göleti’nin doğa ve Uludağ ile bütünleşen eşsiz manzarasından etkilenir. 

Habersiz geldiği Gököz’den ayrılırken de tesisin sahibi Arif Doğru’ya kendini tanıtır. 

O blog yazarının tam 2 milyon takipçisi vardır. Dönüşte Gököz’ü yazar.

İşte o tarihten sonra Gököz’ün namı yayılır. 

Arif Doğru, tümü 10 bungalov ev bulunan tesise şimdi her hafta 3-4 minibüs Arap turist geldiğini söylüyor. Tesisin hafta içi de doluluk oranı artmış. Gelenlerin ağırlığı Kuveytliler. Üstelik elit ve para harcayan kitle.

Doğru, şimdi bu gelişmeler ışığında tesisin ikinci faz yatırımı için harekete geçmeyi düşünüyor.

Ama bir ayıbı da yazmamız gerek. 

Türk Telekom, adı dünyaya yayılan bu tesisi internet ağına dahil etmemekte direniyor. 

Sayın Bakan ve Valimize buradan bir kez daha duyuralım. 

Belki hallederler.